HİÇ KİBİRLİ DAĞ GÖRMEDİM - Editörden - Köşe Bucak Dünya Dergisi;dünya seyahat dergisi,türkiye içi seyahat dergisi, kültür ve sanat dergisi,hayat aktüel dergisi,müze dergisi,koleksiyon dergisi, röportaj dergisi,mekan tanıtım dergisi,sanat haberleri ve duyurular,dünya kazan biz kepçe,dergi,dergileri,konya dergi, türkiye dergi,köşe bucak dünya dergisi,

HİÇ KİBİRLİ DAĞ GÖRMEDİM

Editör
ALÄ° SAMÄ° PALAZ

 

HİÇ KİBİRLİ DAĞ GÖRMEDİM

Daha önceki bir yazımda dünyada gezdiğim şehirleri insan huy ve karakterlerine benzeterek anlatmıştım. Bremen çocuksu genç bir adam, Münih aristokrat orta yaş üstü gibi…

Bu aralar yaşadığımız gezegende gördüğüm dağları düşünür oldum. Hepsi heybetliydi, hepsi nefesimi kesti ama hiçbirinde kibir emaresi yoktu. Düşündükçe kafamda dağların karakterleri oluşmaya başladı. Kendimce onları şöyle tanımlıyorum…

Hiç şüphesiz göğü delecek gibi duran heybetiyle beni en çok etkileyen Himalaya dağlarıydı.  Zirvelerini her zaman göstermeyen utangaç, aşağıda olanlarla fazla ilgilenmeyen, kendi gündemiyle meşgul olan birine benzetiyorum Himayaları.

 Nepal’in Pokara şehrindeyiz. Utangaç Himalaya dağlarının, zirvelerinden biri olan Annapurna nın yüzünü görebilmek umuduyla gün doğmadan yola koyuluyoruz. Şanslıysak Annapurna bize yüzünü gösterecek. Annapurna; saatlerce bekleyişin ardından tülün ardından hafifçe yüzünü açıp kapayan gelin kız gibi, bulutların ardından görünüp kayboluyor. Şanslıyız genede şanslıyız… Halen geceleri Ayın onun zirvesine takılmasından korkuyorum. Annapurna’yı her düşündüğümde ihtişamından kalbim hızla atmaya başlıyor.

Alpler (Alp Dağları) Avrupa’da dolaşıp duran yumuşak huylu, iyi giyinimli, yakasında çiçek olan renkli bir kişilik canlanır gözümde. Alpleri her gördüğümde, sanki kendini bana beğendirmeye çalışıyor gibi hissediyorum. Saçlarını tarıyor üstüne başına çeki düzen veriyor gibi geliyor. Çoğu dağa fırtınalar, bulutlar eşlik ederken, Alplere güneş, çiseleyen yağmur ve rüzgâr dekor oluyor. Anlayacağınız bi pozlar bi pozlar… Bakmaya doyamıyorsunuz insana zorla şiir yazdırır bu Alpler.

Kilimanjaro Dağı toplumun aykırı tipi. Belki asi belki farklı ama dikkat çekici. Afrika’nın ortasında zirvesinde yıl boyu erimeyen kar, onunnişanesi. Kilimanjero’yu görünce insanlar arasında bir uzaylı görmüş gibi oluyorsunuz. Kilimanjero karizmatik, inatçı ve sabırlı. Kilimanjero yalnız, ama o bundan hiç şikayetçi değil.

Kazakistan’da kaldığımız evin penceresi Tanrı dağlarına bakıyordu. Sabah kalkmış, Kımız (At Sütü) içiyordum. Tamer bey bana seslenip “ Türkiye’ye dönünce ben Tanrı dağlarına bakarak kımız içmiş adamım!) dersin demişti. Hani derler ya ben falan mahallenin çocuğuyum. Yada yiğidin harman olduğu şu köydenim onun gibi…

Tanrı dağları yaşını almış görmüş geçirmiş öğütleriyle yani nesilleri şekillendiren bir ata gibi geldi bana. Feleğin çemberinden geçmiş olmanın heybeti ve bir o kadarda tevazusuyla karşımda duran bir eren bir dedem korkut. Ey oğul diye söze başlayan Ulu kişidir Tanrı dağları.

Altay dağları ;Sanki mert genç cesur bir savaşçı, sanki toplumun güvendiği komutan. Sanki zirvelerindeki kartallar, bağrındaki kurtlar orduları, bizi korumak için oradalar. Karlar, akarsular, ağaçlar nişaneleri süsleri. Karşısında nutkunuzun tutulduğu karizmasına çarpıldığınız biri gibi Altay dağları…

Oo!  Yazacaklarım buraya sığmayacak. Diğer dağlara bu yazıda sıra gelmedi. Başlıkta da belirdiğim gibi bu gördüğünüzde dünya ya bakışınızı kökten değiştirecek ihtişama sahip dağların hiç birinde kibir yoktu. Görkem, gurur, heybet, asalet vs vardı ama kibir yoktu…

 

 

Â