Editör
Ali Sami Palaz
alisamipalaz@gmail.com
Japonya’da gazete ve dergiler milyon satıyormuş. Oysa en çok
onlar dijitalleşti, teknolojiyi en çok onlar kullanıyor. Öyle ki senin benim
beş on yıl sonra kullanmaya başlayacağın ürünleri onlar kullanmaya başladı
bile. Buna rağmen Japonya’da basılı medya neden halen yok olmadı?
Neden dünyanın en büyük ekonomi, coğrafya, moda, kadın çocuk
dergileri basılı olarak çıkmaya devam ediyor. Onlar geleceği göremediler mi? Time,Ekonomist,National
Geographic sizce kağıt mı israf ediyor?
Kitabı tabletten okumaya heveslenenlere sesleniyorum. Gece
yatmadan tabletini eline aldın ve bir saat okudun. Sana olanları söyleyeyim,
başta gözün yorulur, göz kuruluğu, kas zayıflığı ve uzaklık yakınlık algı
bozukluğu oluşur. Uykunuz geleceğine uykusuzluk problemi yaşarsınız. Güney
Kore’de gözünde sürekli ağrı ve yanma hissi olan birisi doktora gittiğinde
ilginç bir durumla karşılaşır. Sürekli ekrana bakmaktan gözünde mikro
delikçikler oluşmuştur. Özellikle gece karanlık ortamda, uzun süre ekrana
bakmak böyle bir sonuca yol açabiliyor. Elinde tuttuğun tablet gözüne bunu
yaparken, vücuduna radyasyon yüklüyor bir süre sonra baş dönmesi yada ağrısı
olarak kendini gösteriyor. Televizyon, bilgisayar yada tablet karşısında uzunca
bir vakit geçirip, kendini yorgun hissetmeyen yoktur. Peki şimdide gece
yatmadan önce basılı bir kitabı okuduğunuzu düşünelim. Gözün antrenman yapmış
olur kasları güçlenir, bir ılık suyla duş almışçasına rahatlar ve uykuya
dalarsınız.
Daha önceki bir yazımda da söylemiştim. Teknolojinin bu
kadarıda fazla artık yeter. Ne kadar teknoloji o kadar hastalık ve mutsuzluk.
Teknolojinin hayatı kolaylaştırdığı yeter. Kaşıkla kolaylaştırıyor, kepçeyle
zorluk yaşıyoruz.
Küçük Prensin bir tüccarla olan diyalogunu tekrar
hatırlatmak isterim
"Günaydın," dedi küçük prens.
"Günaydın," dedi tüccar.
Susuzluk giderici haplar satan bir tüccardı bu. Haftada yalnızca bir hap
yutuyordunuz ve hiç susamıyordunuz.
"Bunları neden satıyorsunuz?" diye sordu küçük
prens.
"Çünkü çok zaman kazandırıyor," dedi tüccar.
"Uzmanlar hesaplamışlar. Bu haplarla haftada elli üç dakika kazanılıyor."
"Peki ne yapacağım o elli üç dakikada?"
"Ne istersen..."
"Bana sorarsanız," dedi küçük prens,
"dilediğimi yapacağım bir elli üç dakikam varsa, bir su kaynağına doğru
gönlümce yürümeyi seçerim."
GÜLÜMSEYİŞLE…
YOUTUBE : Köşe Bucak Dünya
YOUTUBE : Ali Sami Palaz