Afrikada Bir Dolmuşta Yaşadıklarım

Editör
Ali Sami Palaz
alisamipalaz@gmail.com

Onlarca araba, bisikletli hindistan cevizi satıcısı, birkaç Tuk Tuk(Taşımacılıkta kullanılan taşıt) ve binlerce insanın doluştuğu Kinondoni feribotundan inip bir Piki Piki’ye(motorsiklet) biniyorum. Beyaz bir müşteri gören Piki Pikici beş kat fiyat söylüyor, fiyatı bildiğimi söylüyorum, durum değişmiyor üç kat fazla fiyata anlaşıyoruz. Beni Mwenge dolmuşlarının kalktığı yere götürmesini söylüyorum. O beni bambaşka bir yere götürüyor. “Burası değil!” diyorum, durum değişmiyor, parasını alıp üstünü vermeden gazlıyor. Başta istediği beş kat fazla ücreti alıyor.

İki blok ötede olduğunu hatırladığım Mwenge dolmuşlarına doğru adımlıyorum. Onlarca Dar Es-Selaamlı bana doğru pikeler yapıyor. Kimisi “Taksi lazım mı?” diyor, kimi yaptığı resimleri satmaya çalışıyor? Onların kazak giydiği havada ben terden sırılsıklamım. Yanmaktan soyulan cildimden deriler terle birlikte dökülüyor.

Mwenge dolmuşuna binebilme başarısını yakalıyorum. Son anda pencereden binen birkaç kişi daha aynı başarıyı elde ediyor. Yirmi beş kişilik dolmuş altmış kişi ile hareket ediyor. Nasıl hareket ediyor, orası ayrı bir muamma. Şoförün önündeki göstergeleri, aşağı sarkmış iki kablo tutuyor; yanında yolu görebileceğiniz koca bir delik var düşmemeye çalışıyoruz. Trafikte 100 metreyi 20 dakikada alıyoruz. İnenler, binenler; üstümüzden, altımızdan süzülüyor. Ayakkabıları çantaları pencereden kendilerine ulaştırılıyor. Tutunmak istiyorum, tutamak elimde kalıyor. Yere düşmesin diye birkaç kişi taşımaya başlıyoruz. Muavin bir eliyle omzumda öğle yemeğini yiyor, diğer eliyle bozuk paraları şıkırdatıp paraları topluyor. Her durakta satıcılar dolmuşa yanaşıp, bir şeyler satmaya çalışıyor. Kimisi dondurma alıyor, kimisi şarj aleti, ben iki ahşap mektup açacağı alıyorum.

Dolmuş bir yerde uzun duruyor “Hah, geldik!” diyorum, maalesef gelmemişiz, minibüs bozulmuş; “İnin, başınızın çaresine bakın!” deyip paramızı iade ediyorlar. Olacağı buydu! J

Bu trafikte en iyisi Tuk Tuk deyip, bir Tuk Tuk çeviriyorum, yanıma dolmuştan birisi ilişiyor. Tuk Tuk önce kaldırımdan, sonra bir petrol istasyonundan, bir evin bahçesinden geçip ara sokaklardan yola devam ediyor. Yanımdaki kişi 20 dakika sonra Tuk Tuk’tan iniyor. Bari adını söyleseydi. Tuk Tuk önce bir tarlaya, sonra bir taş madenine sonra derin çukurların olduğu bir patikaya girerek ilerliyor. Üç saatlik yolculuk anlatmadığım birçok detayla Mwenge de son buluyor. İşte şimdi Mwenge’deyim. Dolmuşta yaşadıklarıma beş basacak maceralara hazırım. Eğer Afrika’daysanız, Tanzanya Dar Es-Salaam’daysanız bunlar hiçbir şey…

Gülümseyişle…