Un Yiyen Taşlar

Bu taşlar un yiyip,ağrı ile besleniyorlar.Doğuyor doğuruyor ve ölüyorlar.Bu canlı taşların erkekleri ve dişileri var.Halk arasında’YILANCIK TAŞI’olarak biliniyor.Genelde Suudi Arabistandan ‘ŞİFA TAŞI’olarak getirtiliyorlar.


             Bu taşlar kepekli un içinde muhafaza ediliyorlar ve şifa amaçlı kullanılıyorlar.Öncelikli olarak Yılancık hastalığına ve Şiddetli ağrılara iyi geldiği söyleniyor.Ayrıca vucuttaki Negatif enerjiyi de emdiği iddialar arasında.

             Anlatılanlar ve iddialara göre;Un yiyen taşlar; Mübarek gecelerde(Kandiller ve Cuma geceleri gibi) yağan yağmurlar ve şiddetli şimşeklerle birlikte gökyüzünden camiler ve türbelerin çevresine dökülürlermiş.Taşlar yere dökülmelerinden itibaren birkaç saat içinde toplanmazlarsa yok olurlarmış.Ülkemizde taşa sahip olanlar genelde Suudi Arabistandan ‘ŞİFA TAŞI’ olarak getirttirmişler.


           Bu taşlardan 5 adet ine 2 yıldır sahip olan İsmet Kul ‘da taşları Suudi Arabistandan getirtirmiş ve şifa amaçlı kullanıyor.İsmail Kul “Taşların yılancık hastalığına iyi geldiğini duyduk.Bizimde başımızda böyle bir hastalık vardı.Bir yaolunu bulup taşı getirttirdik.Taşı un dolu bez bir kesede muhafaza ediyoruz.Keseye Kepekli un koyuyoruz bir yıl içinde un yarıya iniyor,unun içindeki kepekler ortaya çıkıyor.Kepeği yemiyorlar ama kepek un’un havalanmasını sağlıyor.


          Bu canlı taşlar vücuttaki ağrılı bölgeye yapışıyor ve ağrı geçinceye kadar da oradan çıkartılamıyormuş.Taşların ağrılı bölgede birkaç gün bile kaldığı oluyormuş.


         Havva Çelik un yiyen taşlara yıllardır sahip.”Genç kızken annemle köyümüzün cami avlusunda bulduk.Yılancık ocağı olduğumuz için taşları biliyorduk.Hemen alıp unun içine koyduk.O yıllardan beri taşları besliyoruz.Her yıl Ekim-Kasım ayında Dişi olan taş doğum yapar.Bizde doğan taşlardan bazılarını eşe dosta veririz.”Havva Çelik yıllardır bu taşlarla çevresindekileri ağrılarından kurtarıyor.Taşlar ağrıyı çektikçe giderek siyahlaşıyor ve sonunda da ölüyormuş.Ne kadar ömürleri var bilinmiyor ama un içinden çıkartılırsa birkaç saat içinda ölüyorlar.Tabi birde ne kadar ağrı çekerlerse okadar çabuk kararıp ölüyorlarmış.


         Doğduklarında beyaz ve pembe renkte olan bu taşlar.Ağrı,hastalık,negatif elektirik ve kahır çektikçe yeşil,lajivert ve siyah renklere bürünerek büyüyorlarmış.Canlı iken bir taştan biraz daha yumuşak olan taş,öldüğünte kaya gibi sertleşiyormuş.Un yiyen taşlar yarım ceviz yada ortadan ikiye ayrılmış misketi andırıyorlar.Üstleri yuvarlak altları düz.Hepsinin alt kısımlarında sarmal şeklinde ,girdabın dönüşünü andıran çizgiler var.Kimileride taştaki bu çizgileri kıvrılmış yılana benzettiğinden ‘Yılancık Taşı’demiş.


         Havva Çelik “Bir gün oğlum benden habersiz taşı merak edip parçalamış.Görünce çok üzüldüm barçaları diğer taşlarla beraber unun içine koydum.Sabah baktığımda taşın parçalarından bir tanesi bile yoktu.Ekim-Kasım ayın da da  bir sabah bir bakıyorsunuz yeni bir taş...”



         Anlatılanlar her ne kadar inanılmaz gelsede doğru.taşa sahip olan ve birbirini tanımayan insanlarla yaptığımız görüşmelerde herkes taşla ilgili aynı bilgiyi veriyor.İ.D “İnanmayan Ümreye gidenlere ‘ŞİFA TAŞI’diye getirttirsin ağrılarında denesin”diyor.

Yazı Ve Fotoğraf
Ali Sami Palaz - Fatih Yılmaz