
Birçok defalar Bursa’yı ziyaret ediyorum, malum Bursa’mız bir müzeler
şehri ve hakikaten hem doğası hem tarihi eserleri ve kültürel zenginlikleriyle
muhteşem bir Osmanlı şehri... Bu defa ziyaret sebebimiz Güney Afrika’dan gelen misafirlerimin
özellikle Bursa’yı görmek istemeleridir. Güney Afrikalı sanatçı kardeşim
sevgili Tasneem’in ailesi “Fawzah, Nauwahi, Mahdia ve Shaheema “dört
hanımefendi ile Bursa’mızın bütün müzelerini gezip o muhteşem tarihimize
birlikte tanıklık ettik. Ziyaretçilerimizin özellikle çok etkilendikleri bir
müzeyle sizleri de tanıştırmak istedim bu yazımda.
“Uluumay Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takıları Müzesi” hem vakfın kurucusu
M. Esat Hocam hem de değerli kızı sevgili müzeci arkadaşım vakıf başkanı Feyza
Uluumay Gökalp hanımefendi bizleri öyle bir ağırladı ki hem ülkemin sahip
olduğu kültürel miras ve müzecilik adına hem de misafirperverliğimiz adına
gurur duydum.
Bursa’mızın güzel
semti Muradiye’de Şair Ahmet Paşa Medresesi’nde 18 Eylül 2004 yılında
ziyaretçiyle buluşan Uluumay Vakfı Osmanlı Halk Kıyafetleri ve Takıları Müzesi; Koleksiyoner, Halk Bilimci ve Folklor
Araştırmacısı, Müzeci Esat Uluumay’ın topladığı 18 değişik
koleksiyondan oluşmaktadır.
Feyza Hanım şöyle anlatıyor;
“Uluumay Osmanlı Halk Kıyafet ve
Takıları Koleksiyonu; 624 yıl, 20 milyon kilometre kare dahilinde, çok farklı
etnik grupları ve halkları barındıran, fetih yoluyla yaratılan topraklarında kültürel
farklılıkların görüldüğü, merkezi bir yönetim yapısına sahip Osmanlı
İmparatorluğunun son 400 yılında coğrafyasında yaşamış halkların yaşam
objelerini barındıran, konusundaki en kapsamlı ihtisas koleksiyonudur. Vakfımız;
fethedilmiş üç kıta dahilinde yaşamış halkların, tamamı orijinal giyim
kültürlerini ve yaşamlarını sürdürmek için ürettikleri objeleri; korumak,
tanıtmak ve geleceğe aktarmak için kurulmuştur.”
Müzeyi oluşturan
koleksiyonlarda sergilenen eserlerin oluşturduğu seksiyonları adım adım
geziyoruz. Fetihler yoluyla kazanılmış üç kıtada; Anadolu, Balkanlar, Ortadoğu,
Kuzey Avrupa, güneyde de Sudan ve Yemen'de yaşamış her biri kendi
kültürlerinden izler taşıyan halkların ve etnik grupların 220 takım orijinal
kıyafeti, Esat Uluumay ve ailesi tarafından, yöresel özellikleri ile 50 yıllık
bir araştırma sonucunda bir araya getirilmiştir. Genel çizgileri ile asırlarca
devam ederek gelenekselleşen kıyafetler, ulaşım ve iletişim olanaklarının
yeterli olmadığı dönemlerde, bölgelerde meydana gelen giyim tarzını
oluşturmuştur.
Kıyafet koleksiyonlarının
yanı sıra müzede;
1-Dergâh
kültürü, 2-Kahve kültürü, 3-Hamam kültürü, 4-Halk takıları, 5-Müzik aletleri,
6-Mutfak
kültürü, 7-Boncuklu eşyalar, 8-At koşum ve binicilik kültürü, 9-Osmanlı
coğrafyasındaki
semavi din önderlerinin kıyafetleri, 10-Geleneksel halk el sanatları
koleksiyonları ile,
Her biri başlı başına müzesi
yapılacak kapsamlı koleksiyonlar olarak Osmanlı halk yaşamını tek binada
örnekleriyle sergileyip tanıtmaktadırlar. Sergilenen koleksiyonlardan çok daha
fazlası müze depolarında uygun koşullar sağlanarak korunan eserler, yeni sergileme
mekanları sağlandığında gün yüzüne çıkmak ve ziyaretçiyle buluşmak için
beklemektedir.
Feyza Uluumay Gökalp “Koleksiyonumuz; insanlığın durumunu zaman içindeki
belirli bir noktada sembolize eden giyim kuşam ve yaşam ögelerinin şimdi ve
gelecekteki varlığımıza ışık tutması, araştırmacılara ve üniversitelerin ilgili
bölümlerine kaynak oluşturması; sergilediğimiz eserlerin özünü birçok
farklı açıdan ve dönemden anlayıp, gelecekteki yönüne ve mevcut durumuna
ilişkin fikir vermesi için, yenilikçi stiller kuran Türk tasarımcıların dünya
çapında çalışmalarını kolaylaştırma hedefini içerir”.
Müzeler toplumsal yapı içerisinde aslında bir anlamda canlı mekanlardır
çünkü ortaya koydukları tarihsel değerler, sergiledikleri eserler yoluyla
bulundukları şehri, ülkeyi ve çevresini değiştiren, dönüştüren, kimlik
oluşturan ve millet olma fikrinin varoluş biçimini tarihsel anlamda ortaya
koyan bir bilim, bir öğrenim mekanıdır. Uluumay Müzesi de bu anlamda kendisini “gelenekten
evrensele” insanlığın kültür mirası bağlamında, geçmiş dönemlere ait giyim ve
diğer eserler üzerinden gelecek kuşaklara bir kültür aktarımı yapıyor. Bu
tarafıyla bir anlamda sergilenen eserlerin biçimi, rengi, kullanılan semboller,
materyaller ve onların kullanım ritüelleri bakımından ilham kaynağı olmaya
devam etmektedir.
Müze Koleksiyonu bugüne kadar yerli ve yabancı 78 üniversite tarafından
araştırma ve tezlere konu olmuş,
kimlik oluşumunda önemli bir mihenk taşı müze olma özelliği taşımaktadır. Kısaca
Atatürk’ün: “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için
kendinde kuvvet bulacaktır.” sözü müzenin asıl misyonunu ifade ediyor.
Misafirlerimizin özellikle Anadolu kadın
kıyafetleri, gelinlikler, bindallılar ve takılara hayranlığı dikkatlerimizden
kaçmıyor. Konuğumuz Shaheema; kendilerinin de bir aile müzesi olduğu ve bu
müzenin koleksiyonlarının Güney Afrika’da mutlak sergilenmesi gerektiğini,
bunun için kendi aile müzeleri ile iş birliği yaparak Türk Büyükelçiliği
himayesinde bir sergi organizasyonu yapılabileceği teklifinde bulunuyorlar. Vakıf
Başkanı Feyza hanımın; “Şartlar oluşturulursa eşsiz koleksiyonumuzun Güney
Afrika insanıyla buluşmasından son derece mutlu oluruz.” cevabı, bize de bu
konuda bir şeyler yapma sorumluluğu yüklemiş oldu.
Çünkü kıyafet, toplumları tanımlayan birçok
faktörle yakından bağlantılıdır ve Uluumay Vakfı bunu disiplinler arası
akademik bakış açısıyla inceler ve sürekli yeni sosyal eğilimleri izler, araştırır
ve farklı sunumlarla gelenekselle bağdaştırır. Uluumay Vakfının stratejisi; dijital
ve mekânsal sergiler yoluyla halka erişmek, çeşitli kaynaklar oluşturmak, proje
ortaklığı yapmak,
mevcut ve araştırmalar sonucu elde ettiği bilgileri
yayınlar yoluyla paylaşmak,
dijital arşiv oluşturarak araştırmacı ve
üniversitelere kaynak sağlamaktır.
MÜZEDEKİ ESERLER
Ankara Bindallı, Arnavut
Erkek, Arnavut Çocuk, Bosna Kız
Çocuk, Biga Pomak Gelini, Bulgaristan
Varna, Makedonya Kircova Zayas Köyü Gelini, Bursa Delikanlı,
İstanbul
Başıbozuk Erkek, Gaziantep Erkek, Uludağ Çoban, Edremit Gelini, Konya Sille Kadın, Osmanlı Yeniçeri Askeri, Osmanlı Yüzbaşı, Özbekistan Gelin, Türkmen
Kadın, Tokat Kadın, Mardin Süryani, Rum Ortodoks Papaz.
Soluksuzca gezdiğimiz müze avlusunda
misafirlerimize kırk yıl hatırı olan Türk kahvesi ikramı yapılırken müzeden
ayrılmadan Feyza Hanım’a müzenin bundan sonraki hedeflerini soruyorum.
Feyza Hanım; “Koleksiyonumuzu geniş kitlelerle buluşturacağımız Ulusal ve Uluslararası
sergiler için Sergi Komiser ve Küratörleri ile ortak projeler
yapmak, tasarımcılarımızın ürettiği halk sanatı çıkışlı kıyafetlerle defileler
düzenlemek, Türk ve Osmanlı Giyim Geleneği ile yaşamını anlatan kitap ve
e-kitaplarımızı meraklıları ile buluşturmak, Kültürel mirasımızı
çağdaş tasarımlara dönüştüren sanatçılarımızla, Museumay Shop platformunu
tanınır hale getirmek, konusunda en kapsamlı koleksiyon olma özelliğine sahip Uluumay Vakfı
Osmanlı Halk Kıyafetleri Özel Koleksiyonunu, İstanbul Saray yaşamını
anlatan Topkapı Sarayı Müzesi’ne yakın bir yerde sergileyerek Osmanlı kültürünün
her yönüyle tanıtılmasını sağlamak.” diye özetliyor.
Güney Afrikalı Hanımefendi
misafirlerimiz müze mağazasından Anadolu’nun binlerce yıllık imbiğinden
süzülmüş rengarenk, göz nuru, gül oyalı yemeniler aldıktan sonra, Uluumay Vakfı
Başkanı sevgili arkadaşım müzeci Feyza Uluumay Gökalp’e alakasından dolayı
teşekkür edip ayrılıyoruz. Ayrıca ülkemiz adına bu rengarenk kültürel mirasımızı
gelecek nesillere aktarma gayretiyle çalışan müze çalışanlarına da teşekkürü
bir borç biliriz.
Yazı Ve Fotoğraf
Salih Doğan