
Ertuğrul Fırkateyni’ni bağrına basan, Wakayama’nın kalbinin attığı şehir.
Japonya’nın Wakayama Prefektörlüğü’nün en güney ucunda yer
alan ve kıyıları Pasifik Okyanusu ile dans eden şirin bir kasaba Kushimoto;
belki de bir şehir; ya da siz şehir deyin ben kasaba diyeyim. Aslında orta
ölçekli bir yerleşim yeri; Wakayama’nın rengi bu kasaba.
Japonya’ya on iki kere yaptığım seyahatlerim arasında beni en
çok heyecanlandıran ve duygulandıran yerdir Kushimoto. Görmek, fotoğraflamak ve
sergilerimde sanatseverlerle buluşturmak için gitmeyi hayal ettiğim bu kasabaya
beni kavuşturmuştu; Tokyo’dan sekiz saat süren uzun bir yolculuk. Bu şirin
kasabaya gitmek istememin en büyük nedeni şüphesiz Türkiye ile Japonya arasında
bir dostluk köprüsü oluşturan efsane gemi Ertuğrul Fırkateyni’dir. Kasabaya
vardığımda tren istasyonu çıkışında ilk anda karşılaştığım Türk Bayrağı,
Ertuğrul Fırkateyni’nin anıtı ve Türkçe yazılmış “1890’dan beri Türkiye ile dost
şehir” yazısı beni gururlandırmıştı.
Pasifik Okyanusu’na hakim Kashinozaki Feneri yakınlarında
kayalara çarpıp yüzlerce denizciyle sulara gömülmüştü Ertuğrul Fırkateyni. Kasaba
halkı sayesinde altmış dokuz denizci kurtarılmış ve hayata döndürülmüştü. Bu
kazanın anısına Kushimoto’nun en göz alıcı mekanı “Ertuğrul Sokağı”nı inşa
etmiştir Japon halkı. Bu bağlamda Ertuğrul Sokağı Kushimoto’da ilk gezilecek yerdir. Bu sokağa
girdiğinizde sizi “Türk Müzesi” karşılar. Fırkateyn’in çarptığı kaya tam olarak
belli olduğundan, bu kayaya tepeden bakan bir konumda yer alır müze. Mürettebat
ve gemiyle ilgili eserlerin sergilendiği tarihi bir mekandır. Sokakta
denizcilerin anısına yapılan “Ertuğrul Şehitliği” sizi tarihin geçmiş
yapraklarına sürükler. Burada geçmişe bir yolculuk yapmış yürürken karşınıza
Mustafa Kemal Atatürk’ün, tüm ihtişamıyla at üzerinde yer aldığı anıtı sizi
büyülemekte. Biraz daha ileride ise Kashinozaki feneri bulunmakta.
Ertuğrul Fırkateyni’ni bağrına basan, tarihin ilk çarpıcı
dostluğuna ev sahipliği yapan, Türk kültürünün Japon ruhuyla harmanlandığı,
ortak bir mirasın izlerini taşıyan bir merkezdir Kushimoto. Kardeşliğin şehri,
hoşgörü, şefkat ve iyiliğin kalesidir. Bu çok kültürlülük, ona rengini veren ve
onu birçok şehirden farklı kılan bir özelliktir.
Geçmişe sadakatini ve göz alıcı doğal güzelliklerini koruyan
Kushimoto halkı, adeta okyanusun avucunda sakin bir hayat sürmekte.
Kushimoto’ya gelen turistler burada bir gün bile kalacak
olsalar, mutlaka tarihi eskilere dayanan ryokanların birinde konaklamalılar.
Kasabanın ryokanları Japonya geleneksel dokusunu yansıtmakta. Geleneksel Japon
oteli olan ve sadece Japonya’da bulunan ryokanda konaklamak ve tatami ile
kaplanan yerde futon adı verilen yer yatağında yatmak çok hoşuma gitmişti. Otel
mi ryokan mı diye sorsanız, kesinlikle “ryokan” derim.
Kasaba adeta özenle yapılmış bir maket gibi; tertemiz
sokaklar, minik evler. Dört bir yanını kuşatan doğal güzellikleriyle,
masallardan fırlayıp gelmiş bir prenses edasıyla okyanusa süzülmüş sanki. Sahile
inip doğal güzellikleri keşfederken, okyanusla buluştuğu kıyıları, adeta gelin
taçı gibi kayalıkların kuşattığını görmek huzurun ta kendisidir.
Kayalıklar simgesidir Kushimoto’nun; sarp yapılarıyla benzersiz
manzaralar sunar; gökyüzündeki bulutların okyanustaki görüntüleri gibi.
Kushimoto’da gezilecek diğer yerler arasında, Hashigui iwa
kayalıkları, Kii Oshima, Cape Shionomisaki, Umikongo, Kushimoto köprüsü
bulunmaktadır.
Sessizlik içinde yürümek, eski kasaba havasını solumak ve
geleneksel Japon halkı ile sohbet etmek mümkün bu kasabada. Gözünüzü okşayan
doğa, ruhunuzu doyuran estetik ile birleşince ardında tam bir dinginlik
bırakıyor, Kushimoto’da.
Efsane gemi Ertuğrul Fırkateyni’nin tarihi izlerine ev
sahipliği yapan, görkemli coğrafyası ve kayalıklarıyla, kültürel çeşitliliği,
tarihi eserleri ve çağdaş yönüyle Kushimoto, Wakayama’yı anlamak için ziyaret
edilmesi gereken en önemli yerdir.
Yazı Ve Fotoğraf
Prof.Dr Zerrin ŞENTÜRK