
Fethiye denildiğinde aklınıza neler geliyor? Pek tabi haklı olarak gözünüzde hemen tatil canlanacaktır. Ziyaret edenlerin zihninde hemen deniz kum güneş üçlemesi canlanmıştır. Muhteşem koyları, altın plajları, su sporlarının yanı sıra hava sporları derken birçok aktivite de akıllarda canlanıyor. Peki siz hiç Hayalet Köy’ü duydunuz mu? Hayalet olarak anılan Karmylassos yani bilinen adıyla Kayaköy’e gelin oturduğumuz yerden hep birlikte gidelim.
Kayaköy’ün tarihi konusunda arkeolojik verilere dayanan detay bir tarih araştırması yok denecek kadar azdır. Ancak bazı bilim insanlarının, çeşitli araştırmacı ve arkeologların yapmış olduğu incelemeler neticesinde Kayaköy tarihinin M.Ö. 3000 yıl öncesine kadar gittiği ifade edilmekte olup Kayaköy çevresindeki lahit ve kaya mezarlarına atfen M.Ö. 4000’lere kadar da gittiği sanılmaktadır. Bu bölgede ki ilk izler antik Likya uygarlığına aittir. Kayaköy ve çevresinde milattan önce dördüncü yüzyıla ait üç adet lahit mezar ile üzerindeki Likya dönemine ait yazıların bulunduğu üç adet kaya mezarları, yörede antik çağdan günümüze ulaşan en eski kalıntılar olarak gösterilebilir. Kayaköy ve çevresinde sırasıyla Likyalılar, Büyük İskender, Romalılar, Rumlar yaşamıştır. 1284 yılında Menteşe Oğulları’nın eline geçen bölge, 1424 yılında ise Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Kayaköy’ün en fazla nüfusa sahip olduğu dönem 19. yüzyılın sonları olarak bilinir. Şöyle ki Fethiye ve çevresi ülkemizin en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alması sebebiyle tarih boyunca bazı şiddetli depremlere maruz kalmıştır. Özellikle 1851 ile 1896 yılları arasında 6 defa büyük deprem yaşanmıştır. 1856 yılında ki depremde Fethiye ve çevresindeki yerleşmelerde önemli yıkımlar olmuştur. O dönem bu afette daha korunaklı olan Kayaköy’de nerdeyse yıkım olmamış haliyle Fethiye’de depremden kurtulanlar, bu deprem sonrasında Kayaköy’e sığınmak zorunda kalmışlardır. Bunun sonucu olarak Kayaköy yani o dönem ki adıyla Levissi’nin nüfusu 3137’ye çıkmıştır. Aynı dönemde Fethiye’de ise 1500 kişinin yaşadığı belirtilmektedir. Ancak deprem sonrası Fethiye’nin yeniden inşa edilmesi sonucu buraya göç edenlerin bir süre sonra tekrar burdan ayrılmasına neden olmuştur. Akabinde Kayaköy günümüze kadar sürekli nüfus kaybederken, Fethiye’nin nüfusu da sürekli artmıştır.
Cumhuriyet öncesinde Kayaköy nüfusunun büyük çoğunluğunu Rumlar oluşturmakta idi. Kayaköy Rumları, başta Rodos gibi Ege adalarından gelerek buraya yerleşmişlerdir. Rumlar geçimlerini daha çok ticaret başta olmak üzere marangozluk, bakırcılık ve kalaycılık gibi zanaatlari icra ederek kazanmışlar. Zanaat sahibi olmayanların bir kısmı da çevredeki Türk köylerinde işçi olarak çalışmışlardır. 1923 yılındaki nüfus mübadelesinden sonra Kayaköy Rumları Yunanistan’a gönderilmiştir. Kayaköy ve Fethiye çevresinden göç eden Rumlar, Atina’nın Nea Makri mahallesine yerleştirilmiştir. Selanik çevresinden gelen Türkler ise Kayaköy’e yerleştirilmiştir. Tabiri caizse bir takas yapılmıştır. Bu bölgeye yerleştirilen Türkler; altında ahır, üstünde tek göz oda olan evlerde ve su sıkıntısının olduğu Kayaköy’de yaşayamamış, birkaç aile dışında tamamı aldıkları evleri devlete geri verip başkaca bölgelere göç etmiştir. Bazı aileler ise ovada yeni bir yerleşim yeri kurmuşlardır. İkinci kez boşalan evlere bir daha kimse yerleşmemiş, bu nedenle Kayaköy içinde kimsenin yaşamadığı hayalet bir yerleşim yeri durumunda kalmıştır.
Kayaköy, idari olarak Osmanlı döneminde belediye teşkilatının olduğu bir nahiye merkezi durumunda idi. Cumhuriyetten sonra da nahiye merkezi özelliği devam etse de kısa süre sonra Kayaköy giderek nüfus kaybetmesi sebebiyle köy statüsüne dönüştürülmüştür.
Kayaköy, Fethiye ilçe merkezinin güneybatısında yer alan yarımadanın güney yamacında kurulmuştur. Yerleşim alanı Dellal Tepe’nin üzerinde güneye doğru basamak şeklinde bir dağılış göstermektedir ve sokakları son derece dardır. Bunun en önemli nedeni yerleşmenin eğimli olmasıdır. Sokak tabanları genelde taş döşemeli ve ortaları yukarıdan gelen suyu kanalize etmek için oluklar şeklinde düzenlenmiştir. Arazinin eğim durumuna göre sokaklarda taş basamaklar da yapılmıştır. Bu taş basamaklı sokakların çevresinde çoğunluğu 50 metrekareden büyük olmayan, manzara ve ışık açısından birbirinin önünü kapatmayan, genellikle alt katları kiler biçiminde kullanılan ikişer katlı konutlar bulunmaktadır. Konutlar, genellikle iki oda veya tek odalı yapılmıştır. Nadiren de olsa üç odalı olanları da vardır. Meskenler birbirini kapatmayacak şekilde bitişik nizamda taş yapı malzemesiyle yapılmıştır. Konutların arasında çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul, yel değirmeni kalıntısı ve bir gümrük binası bulunmaktadır. Günümüzde ise bu yapılar yıkılmış, sokak düzenleri de ciddi şekilde bozulmuştur. Tüm bu olup bitenlere rağmen bu yapılar, restorasyon planlamasıyla eski mimari yapıyı yeniden ayağa kaldıracak niteliktedir.
Kayaköy’ün tarihini bir de kendi gözünüzle keşfetmek için yolunuzu bir şekilde buraya düşürün. Eminim ki sizin üzerinizde de derin bir etki bırakacak ve bir kere daha gelmek, geldiğinizde çok daha burda zaman harcamak için can atacaksınız.
Kaynak: Yrd.Doç.Dr.Recep
Bozyiğit ve Dr.Tahsin Tapur’un kaleme aldığı “Günaybatı Anadolu’da Terkedilen
Bir Yerleşim Merkezi: Kayaköy (Fethiye)” adlı çalışmadan alıntılar yapılmıştır.
Yazı Ve Fotoğraf
Hasan DURUCAN