
Odamda her zamanki gibi oturmuş boş işlerle uğraşırken
gözüm çerçevedeki iki fotoğrafa takıldı. Birkaç ay önce aile albümüne bakarken
görmüş ve “bu fotoğraflar gözümün önünde durmalı” diyerek çerçeveme
yerleştirmiştim. Herkesin kendi havalı fotoğraflarını koyduğu çerçevelerine ben
bu sefer dedelerimin, anneannemin ve babaannemin havalı fotoğraflarını koymayı
seçmiştim. Dedelerim ve anneannem rahmetli olmuştu. Babaaneme de allah sağlıklı
ve hayırlı ömürler versindi. Ne garipti büyüklerin gencecik hâllerini böyle
siyah beyaz fotoğraflardan görüp sonra onlara dede-babaanne demek ya da
öldükleri için diyememek. Hayat hakikaten garip bir yerdi. Ama mevzuyu
bağlayacağım yer hayatın garipliği değil tabi. Boş işlerle oturmuş gözüm
takılmıştı ya çerçeveye işte o zaman ilk olarak düşündüğüm aslında değişen
fotoğraflarımız ve fotoğraf anlayışımızdı. Sizinle de bunu paylaşmak istedim.
Biz az çok biliriz siyah beyaz fotoğrafın ne olduğunu,
oturup ailecek albümlere bakmanın ne eğlenceli bir iş olduğunu, biriktirilen
fotoğrafları, kenarı kıvrışmasın diye fotoğrafa gösterilen özeni, fotoğraf
filmlerini, 36lık pozu tab ettirmeyi… ve daha nicesini. Ama gelecekler için
aynı iyimser tablo maalesef yok. Dijital ve profesyonel fotoğraf makinelerinin
içinde olduğumuz furya nasıl devam edecek tahmin edemiyorum ama teknoloji
devrinin sınırlarını aştığı her bir andan sonra baskı tipli ve siyah beyaz
fotoğraflara dönemeyeceğimiz çok açık. Bir günde belki yüzlerce fotoğraf
çekiyoruz. Her şeyi tükettiğimiz gibi onu da tüketiyoruz. Sonra beğenmediğimize
kanaat getiriyoruz ve “delete”liyoruz. Binlerce fotoğraf yüklüyoruz
bilgisayarımıza bazen hızlı hızlı bakıyoruz onlara bazen bulaşan bir virüs
yüzünden kaybedebiliyoruz onları bir an üzülüyoruz ama sonra unutulup gidiyor.
Bazen de sadece bilgisayarda bilmem kaç gb yer kaplıyorlar sadece. Ama
anlayacağınız hiç biri eski fotoğraflar gibi değer görmüyor, hiç biri
duygularımızı zirvede yaşamamızı sağlamıyor ya da artık hiç biri için
ayıracağımız özel bir zamanımız yok (müsait bir zamanında tv’den veya sosyal medyadan ayrılarak hadi
fotoğraflara bakalım” diyen insan kaldı mı acaba?).
“Amaaaan sen de oturdun da bunları mı düşünüyorsun?”
diyebilirsiniz tabi ama ne yapayım. Birileri şu an bir sınavda ter dökerken ,
birileri azrailin elinden bir hayat kurtarmaya çalışırken, birileri çimlerde
uzanıp tertemiz havayı solurken bana da bunları düşünmek düştü anlayacağınız.
Sonuçta ben yine parfüm şişelerimin arkasındaki bu iki
fotoğrafa bakmaya devam ederken siz de bir yerlerde bir işle meşgul olmaya
devam edeceksiniz. Ve hiç kimse bu
değişen fotoğraflarımızla ilgilenmeyecek, eski fotoğrafları sadece birkaç
nostalji sever arkadaşla bir araya geldiğimizde konuşmaya devam edeceğiz ve bir
çok şey de olduğu gibi siyah beyaz fotoğraflar da tarihin sayfalarına gömülüp
gidecek.
Yazı Ve Fotoğraf
Merve Özgenli