NEYİN KOLLEKSİYONU OLMAZ ?

O kadar çok koleksiyoner ve koleksiyonu yapılan şey gördüm ki, kendime “Neyin koleksiyonu yapılamaz diye soruyorum? Terzi yüksüğünden sapana, gazoz kapağından meyve çekirdeğine kadar birçok koleksiyon malzemesi koleksiyoncusuyla röportaj yaptım. Her birinin toplanış hikâyesi, başlama hikâyesi ilginçti.

Bu yazımda Nazım Bey’in koleksiyonundan bahsedeceğim. Niçin, nasıl başlamış; neyin koleksiyonunu yapıyor, bir bir konuşacağız ve sizlere aktaracağım.

Nazım Bey 38 yaşında ve farkında olmadan biriktirdiği yabancı dillerdeki dergi ve gazeteler onun koleksiyonu olmuş. Böylece “Koleksiyona nasıl başladınız?” sorumuzun cevabı, “Farkında olmadan başlamış oldum.” oluyor.

Gittiği ülkelerde o dilde çıkan dergi ve gazeteleri, kimi zaman almış kimi zaman gördüğü yerden istemiş, böylece ülkesine döndüğünde o ülke ile ilgili dergi, gazete broşür oluyormuş.

İlk olarak İran’dan Farsça gazete dergi ve broşür topladığını belirten Nazım Bey, “Sadece yazı farklılığı ve gittiğim tarihteki gündem için alıp ülkeme getiriyordum bu yayınları.” diyor ve ekliyor. “Yazılanları anlamada benim ülkede bulunduğum tarihte o ülke gazetelerinin manşetinde olanlar, manşetteki fotoğraflar ilgimi çekiyordu ve almadan edemiyordum. Sonraları kitapçıya gidip bazı kitaplar da almaya başladım. Mesela İran’dan Sadi Şirazi’nin kitaplarını, Mevlana’nın Mesnevi’sini, Japonya’dan, Rusya’dan yemek kitaplarını almaya başladım. Böyle olunca da yavaş yavaş bunun bir koleksiyona dönüştüğünü fark ettim.” diyor Nazım Bey.

Bir ara Küçük Prens kitabının değişik dillerde yayınlanmış kitaplarını toplayan bir koleksiyoncunun röportajını okumuş Nazım Bey. Röportajdaki koleksiyoner yüzden fazla dilde Küçük Prens kitabı olduğundan bahsediyormuş. Bunu okuduktan sonra Nazım Bey de şöyle düşünmüş. “Niçin bende de yüzlerce dile ait farklı dergiler, gazeteler, kitaplar olmasın?”

Başlangıçta özel çaba harcamayan, gittiği yerlerde denk geldikçe bu yayınları toplayan Nazım Bey, sonrasında etrafından yurt dışına giden arkadaşlarından gazete ve dergi talep eder olmuş. Genellikle arkadaşları bu talebi şaşkınlıkla karşılasa da, çoğu Nazım Bey’in bu isteğini yerine getirmiş.

Artık eskisi kadar seyahat etmediğini belirten Nazım Bey, elimde çuval çuval gazete dergi, broşür biriktiğini, eski heyecanının kalmadığını belirtiyor ve ekliyor “Elimde bazı özel kitaplar var, onlara kıymet veriyorum. Onun dışında Korece broşür, Tayca dergi, Swahilice gazete artık beni heyecanlandırmıyor. Başkaları bunların bende olduğunu duyunca ilginç buluyor ama benim için sırdanlaştı.” diyor.

Şimdilerde çok özel bir yazara ait kitap ya da çok önemli bir olaya ait gazete olursa edinmeye çalışıyorum aksi hâlde “Farklı bir dilmiş!” diye alıp koymuyorum. Zaten ana 10 15 dilde olan dergi ve kitapların elinde olduğunu, çok küçük alanlarda konuşulan dillerin yayınlarının olmadığını ya da ulaşmanın zor olduğunu belirten Nazım Bey şöyle diyor “O dillerin yayınlarına ulaşmak çok zor. Ya o bölgelere gitmelisiniz ya da giden birinden talep etmelisiniz. İnternet ortamından Korece bir yayın alabilirsiniz ama yerel dillere ait bir yayın bulmanız imkânsız.”

 

 

Farkında olmadan koleksiyoner olan Nazım Bey, şimdi başka şeyler biriktirmenin peşinde. Kaldığı yurt içi ve yurt dışı otellerden sabun şampuan vs. gibi otel damgalı ürünler topluyor. Bunu da “Koleksiyon olsun!” diye yapmadığını belirten Nazım Bey “Topluyorum, bir süre sonra bir bakıyorum koleksiyon olmuş.” diyor.

Yazı Ve Fotoğraf
Levent Ak - Aylin Palaz