Bir
şehri gezmeye sanatla başlamak gibisi yoktur. Nice’e adım atar atmaz resimlerle
dolu bir yolculuğa çıkmayı tercih ediyorum. Sırada Marc Chagall Ulusal Müzesi
var.
Müzeye otobüs ya da trenle
ulaşabilirsiniz. Otobüsü tercih ederseniz 5 numaralı Rimiez Saint-George aracına
binin. Otobüs yokuş yukarı çıkarken solunuzda harika bir şehir manzarası
göreceksiniz. Nice’de evler çok ihtişamlı bir görünüme sahip. Her yer şato gibi
binalarla dolu. Kim bilir kimler yaşıyordur, diye düşünüyor insan. Müze, Cimiea
Tepesi’nde. Bunun için Musée Chagall durağında inmeniz gerekiyor.
Kapıdan girer girmez aklım başımdan
gidiyor. Herkesin ilgisi farklıdır. Kimini güzel bir manzara kimini güzel bir insan
kimini de benim gibi güzel bir resim görmek aklını başından alır.
Buranın en önemli özelliği müzenin
tasarımında ünlü ressamın bizzat yer almış olması. Chagall, eserlerinin
hangisinin nereye konulacağına, bahçe düzenine, hatta hangi bitkilerin
seçileceğine kadar kendi karar vermiş. Konser salonunun vitray çalışmasını
bizzat kendi yapmış. Bir sanatçı için en büyük mutluluk budur bence. Böylesi
çok az kişiye nasip olur.
Renklerin ustası Marc Chagall’in
hayatına kısaca bir göz atalım. Chagall, 1887’de, fakir bir Yahudi ailesinin
çocuğu olarak Belarus’un Vitebsk kasabasında doğar. 1906'da
ünlü bir ressam olan Yehuda Pen'in yanında resim yapmaya başlar.
1919’da Paris’e gider. Burada müze
ve galerileri ziyaret edip ressam ve sanatçılarla ilişkilerini geliştirir.
Dönemin popüler akımları Fovizm ve Kübizm’in etkisinde kalır. Daha sonra tekrar
Vitebsk’e döner ve Modern Sanatlar Müzesi ve Sanat Okulu’nu kurar. Ancak Sovyet
düzeninin gözünden düşünce 1922’de Paris’e geri dönmek zorunda kalır.
Rüya görüntüleri, hayvan ve insan figürlerine
yer verdiği resimleri Sürrealistler tarafından idealleştirilir. Oyma sanatını
öğrenir; duvar resimleri, kitap illüstrasyonları yapar. Aynı zamanda vitray
çalışmaları ile tanınır. Chagall’in pek çok eserinde, gökyüzünde uçan ya da bir
çatının kenarında oturan kemancı figürü görürsünüz. Söz konusu figür, ünlü
müzikal Damdaki Kemancı ismine ilham
kaynağı olmuştur.
Chagall, Fransa’nın Nazi işgali
sırasında Amerika’dadır, daha sonra Fransa’ya geri döner. 1938’de Fransız
vatandaşı olur ve hayatının geri kalan kısmını Fransa’da geçirir. Sakin bir
hayat yaşamak istediğinden Saint Paul de Vence adında küçük bir
tarihi kasabaya yerleşir, ölünceye kadar da orada yaşar. 1985’te, 97
yaşında vefat eder. Mezarı, Saint Paul de Vence Mezarlığı’ndadır.
Müzeyi gezmeye devam edelim. Chagall,
kişisel koleksiyonunda yer alan birçok sanat eserini müzeye bağışlamış. Zaman
içinde satın almalar, vasiyetler yoluyla zenginleşen müze, dünyanın en büyük
Marc Chagall koleksiyonuna sahip.
Chagall’ın Güney Fransa ile güçlü
bir bağı var. Gördüğü eşsiz manzaralar onun ilham kaynağı olmuş. O günlerde
yaptığı resimlerin çoğu müzede sergileniyor.
Müzenin kalbi
1954-1967 yılları arasında yaptığı İncil
Döngüsü serisinde atıyor. Bu resimler Chagall'ın İncil yorumudur.
Chagall, ailesi çok dindar
olduğundan genç yaşta İncil'i kapsamlı bir şekilde incelemiş. Sanat
kariyerinde ve tüm hayatı boyunca İncil’den etkilendiği
biliniyor. Eserlerinde Rusya'daki çocukluk yaşamından, Yahudi köklerinden
ve İncil'den görüntüler göze çarpıyor.
Chagall, birçok farklı sanat türünde
çalışmalar yapmış. Resim sanatının yanı sıra yaptığı illüstrasyon, litografi, seramik,
vitray ve mozaik çalışmalarını da müzede görebilirsiniz.
Sanata ilgisi olsun ya
da olmasın müzeyi gezen herkesin, Chagall’ın renklerinde, desenlerinde huzur
bulacağı bir gerçek. Bir sanatçı daha kalbimde unutulmamak üzere yerini aldı. Hoşça
kal Marc Chagall!
Adres:
Marc Chagall Ulusal
Müzesi (Musée National Marc Chagall)
Av. Dr Ménard, 06000
Nice, Fransa
Yazı Ve Fotoğraf
BENİAN ÇULHAOĞLU