Kutsal Ada ya da Hindistan’ın Göz Yaşı: Sri Lanka

Sri Lanka ya da İngiliz sömürge dönemi adıyla “Seylan” denince, aklınıza ne gelir? Mis kokulu çay ve göz alabildiğine uzanan, zümrüt yeşili çay tarlaları, değil mi?

Sri Lanka hakkındaki yazılara ve makalelere bir göz atıyorum. Meğer ne kadar çok sıfatı varmış: Mucizeler Diyarı, öteki cennet, safirin anavatanı, kutsal ada, uğurlu topraklar ülkesi, doğunun incisi… Sonra Marco Polo’ya göre “dünyanın en güzel adası” ve İbn-i Batuta’ya göre de “hayran kalınacak topraklar”.

Yeşilin her tonu, çoğunlukla birbirine benzeyen küçük sokak köpekleri, tütün çiğneyen yaşlılar, yılan oynatan sakallı bir yaşlı, rengarenk süslemeli kamyonlar, siyah suratlı maket maymunları, çeşit çeşit baharatlar, koni kokusu yayılan küçük lokantalar, çay ve baharat bahçeleri, aynı su birikintisinde hayvanlarıyla beraber yıkanan köylüler, ıslak peştamallarıyla turistlere gülümseyen genç kızlar, sütlü çay içen gençler, bellerini açıkta bırakan ve adına “sari” dedikleri yöresel giysileri içinde kadınlar, “tuk tuk” denen triportörler. İşte Sri Lanka’dan bazı manzaralar.

Etnik huzursuzluğun pençesindeki yeşil Seylan ya da yeni adıyla Sri Lanka, Sinhali saygıdeğer ada dilinde “pırıl pırıl parıldayan ülke” anlamına geliyor. XIX. yüzyılda alevlenen milliyetçilik hareketleri sonucu, Hindistan’ın paralelinde, 1947 yılında, herhangi bir savaşa girmeden “Commonwealth” teşkilâtı (İngiliz Uluslar Topluluğu) içinde kalmak şartıyla bağımsız devlet olmuş.

Sri Lanka’nın kuzeyinde, asırlardır apayrı bir toplum olarak yaşayan ve ada nüfusunun %14’ünü oluşturan Hindu kökenli Tamillerin, devamlı ikinci sınıf insan muamelesi görmesi sonucu teröre yönelmesi önlenemedi.

Kral Kasiappa tarafından MS V. yüzyılda yaptırılan “Aslan Kayası”, ormanın içinde 200 metre yükselmiş volkanik granit kütle içinde bulunan mağaralardaki 500 adet bin yıllık çıplak ve giyinik kadın figürlerinden ve tepenin üstündeki kraliyet kalıntılarından ibaret. Tepenin zirvesine, dev bir aslanın iki pençesi arasından geçerek yükselen yol boyunca gidildiği için buraya “Aslan Boğazı” denilmiş. Burayı yaptıran Kral Dhatsena’nın iki oğlu varmış. Büyük oğlu Kassapa bir hayat kadınından olduğu için, babası onun tahta geçmesini hiç istemezmiş ve onu öldürtmeye karar vermiş. Fakat oğlu bunu öğrenmiş ve daha önce harekete geçip babasını öldürterek, yaptırmış olduğu rezervuarın dibine gömdürmüş.

Bir sonraki durağımız Baharat Bahçesi. Hepimize, türlü yağlar ve esanslar ile acele ve ayaküstü bir masaj uygulanıyor. Bahçede Hint cevizi, bir ağacın çiçeği olan karanfil, koni, hamamotu, marihuana, kokain yapımında kullanılan koka bitkisi, kakao, kakule, tarçın, zerdeçal, aloavera kaktüsü suyu, vanilya, yeşil- kırmızı- beyaz ve karabiber ve daha birçok bitki ve şifalı otu bir arada görmek mümkün.

Nihayet, Sri Lanka’nın en önemli kentlerinden ve turizm merkezlerinden biri olan Kandy’ye giriyoruz. Kandy, turistlerin çok sevdikleri bir kent. XVI. yüzyılın sonundan XIX. yüzyılın başına kadar Sri Lanka’nın başkenti olan Kandy, Budizm’in önemli hac merkezlerinden biri. İngilizler zamanında, insanlar ve filler kullanılarak yapılmış kocaman bir göl, tepelerde kocaman malikâneler, pahalı oldukları hemen belli olan özel kız okulları, tenis kortlarında Amerikalı hocalardan tenis öğrenmeye çalışan Sri Lankalı zengin ve şımarık kızlar. İşte Kandy!

Kandy’de ilk ziyaretimiz, Sri Lanka’nın en önemli Budist tapınağı olan Dalada Maligawa’ya. XV. yüzyılda yapılan ve birçok Budist törene tanık olan bu tapınağın en büyük özelliği, Buda’nın dişinin burada saklanması. Buda’nın dişi, iç içe konmuş 6 adet altın kutu içinde saklanıyormuş. Ama ziyaretçilere göstermiyorlar.

 

Kısa Kısa Sri Lanka

·     Ülkenin özellikle orta ve kuzey bölgelerindeki yolları çok dar ve bozuk. Bunun bir nedeni de “sosyalist” bir düşünce ile düşmanın ülkenin iç kısımlarına ilerlemesini engellemekmiş.

·     Çok tehlikeli bir zehir olan kanero bitkisinin tohumları özellikle hamile kalan kızların sığındığı bir intihar şekli. Sri Lanka’nın kırsal kesiminde yetişen kanero sayesinde Sri Lanka dünyada intihar oranının en yüksek olduğu ülkelerin arasında. Hükümetin bu bitkinin ekimini engellemek için yaptığı çalışmalar da pek sonuç vermedi.

·     “Arak” denen hindistancevizinden yapılan rakıyı meraklılarına hediye olarak götürebilirsiniz. Zencefil birası (ginger beer) alkolsüz, tadı çok farklı ve sağlığa yararlı, deneyin. Ben hep onu içtim.

·     Sri Lanka’nın yedi adet dünya miras listesinde yer alan kültür ve doğa varlığı var. Bunlar (kabul ediliş tarihi ile): Polonnaruva Antik Şehri (1982), Sıgiriya Antik Şehri (1982), Anuradhapura Kutsal Şehri (1982), Galle Eski Şehri ve Kalesi (1988), Kandy Kutsal Kenti (1988), Sinharaja Milli Parkı (1988) ve Dambulla Altın Tapınağı (1991).

·     Sri Lanka’da en popüler spor “kriket”. Bu alışkanlığı İngilizlerin adada bıraktığı bir gelenek olarak düşünmek gerekir ve bu ufak ülke krikette bayağı da iddialı. Hindistan ile devamlı yarışıyor.

·     Eğer yeterli zamanınız olursa zor da olsa Adam’ın Tepesine 2200 merdiveni tırmanarak çıkın. Adam dağının 2243 metredeki zirvesinde 80-90 santimetre boyunda, insan ayağı şeklinde bir iz bulunan büyük bir kayaç hemen hemen her din için kutsal bir adak yeri olmuş. Müslümanlara Adam tepesini Hz. Âdem cennetten kovulunca dünyaya ilk ayak bastığı yer olarak, Budistler Buda’nın, Hindular ise Şiva’nın ayak izi olarak kabul eder.

·     Sokaklarda aç ve bitkin yatan ve birbirinin benzeri çok sayıda köpek insanı üzüyor. Birçoğu da uyuz veya yara içinde. Ancak bizde olduğu gibi belediye yetkililerince vurulmuyorlar.

·     Bu arada şehir içi ulaşımı genellikle tuk-tuklar sağlıyor.

·     Her okulda zorunlu olarak bir Buda heykeli ve dua köşesi olduğunu düşünürsek Sri Lanka’nın laikliğinden şüphe etmek gerekmez mi?.

·     Sri Lanka mutfağı genelde baharatlı! Körili pilav, patlıcan, patates, fasulye, kabuklu pirinç, kırmızı mercimek ve meyveler arasında ise mango, kırmızı ve yeşil muz, çok iri jak fruit ilk sırada yer alıyor.

·     Sri Lanka’da 250 bin balıkçı bulunuyor. Birçoğu tsunami sırasında hayatını kaybetti ve tekneleri parçalandı. Gel-gitler ile çekilen okyanus sularına dikilen uzun çubuklar üzerine bir cambaz gibi çıkan balıkçılar su çekilince mercan kayalığındaki lezzetli balıkları avlıyorlar.

·     Sri Lanka’ya has su monitörü, Komor ejderhasını andıran uzun dilli tuhaf bir sürüngen. Ağzı ve dili zehirli. Akrep gibi zehirli böcekleri yakaladığı için yerli halk onları evlerinin önünde özel besliyor.

·     Meğer nelere malikmiş bu hindistancevizi. Her santimetrekaresini kullanıyorlar. Baştan suyu içiliyor, kabuk içindeki beyaz kısmı rende yapılıp suyla karıştırılıyor ve elde edilen sütünden yağ yapılıyor. Meyvesinden ise alkol. Gelelim kabuğuna; çeşitli basit ev aletleri kullanılarak liflerinden kilim, süpürge, ip, halat ve çanta yapılıyor. Yapraklarından ise çatılar örülüyor.

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
Prof. Dr. Orhan KURAL