Binlerce yıllık tarihiyle bezenmiş, denizin mavisi ve doğalın
yeşili ile dans eden şehir
İlk görüldüğü anda insanı içine sürükleyen, binlerce yıla
dayanan tarihi geçmişiyle kültürün ve medeniyetin kalbinin attığı şehir Trabzon.
Denizin mavisi ile doğanın yeşilinin dans ettiği, Karadeniz’in rengi, özgün
ruhuyla sizi ele geçiren coğrafyanın kendisidir. Her adımda bir başka
medeniyetin izine rastlanılan; “Karadeniz’in İncisi” dir.
Trabzonlular ise sempatik,
dürüst, esprili, vatanına bağlı ve güldürmeyi seven insanlardır., 61 sayısı bir
Trabzonlu için kutsaldır. Trabzon’a “Kutsal Topraklar” şeklinde hitap eder bir
Trabzonlu. Kara lahana çorbası, kuymak yemektir; “bize her yer Trabzon”
demektir; fıkra kahramanı bir “Temel” olmaktır; Trabzonspor’a gönül vermektir;
bordo ve mavi rengi birbirinden ayırmadan kullanmaktır Trabzonlu olmak.
Köklü bir tarihi geçmişe sahip, Karadeniz’in azgın
dalgalarıyla kucak kucağa yaşayan, bol yağışlı ikliminin sunduğu olağanüstü
doğasının güzelliklerini, çevre dostu ve insani değer yargıları mükemmel olan
halkını, kültürünü tanıtmak ve ata topraklarımı ziyaret etmek için bu kutsal
şehre seyahat etmek üzere yola koyuldum ve 2018 yılında “Karadeniz’in İncisi
Trabzon” başlıklı kişisel fotoğraf sergimle, tüm sanatseverleri buluşturdum Trabzon
ile.
İlk olarak görmek istediğim yer bir “köşk” idi Trabzon’a
geldiğimde. “İlk defa Samsun’a ayak bastığım zaman, bana kalp kuvveti veren
vatandaşlarımın ilk sırasında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım”
demişti Mustafa Kemal Atatürk;
Trabzonlular için bir onur belgesi niteliği taşıyan ve Trabzonluları öven
tarihe geçmiş sözleriyle. Trabzonlular tarafından misafir edilmişti Atamız;
Trabzon’a hakim Soğuksu Tepesi’ndeki Atatürk
Köşkü’nde. Bütün günümü bu köşkte geçirdim; Atatürk’ün dolaştığı yerleri
fotoğraflayarak ve defalarca yad ederek.
Atatürk Köşkü ile gezime başladığım Trabzon’da, il olarak merkezdeki
yerleri gezip ve fotoğraflayıp, ilçelere ve daha sonra da yaylalara doğru
rotamı çevirdim.
Öncelikle, Trabzon’un en hareketli caddesi olan Kunduracılar
Caddesi’nde soluğu aldım; büyük bir heyecanla. Babamın yaşadığı ve minik bir
prens iken ailesiyle buradan İstanbul’a geldiği, anılarla dolu konak gibi bir
ev tüm heybetiyle duruyordu karşımda. Uzun yıllar sonra ilk olarak gördüğüm evi
fotoğraflamak beni gururlandırmıştı. Duygularıma hakim olamadım; hüzünle
sevincin karıştığı bir duygu seli içerisindeydim.
Merkezde, tarihi değerinin yanı sıra sanat yönünden de önemli
bir abide olan Ayasofya Müzesi ilk gezilecek yerlerden biridir. Kültürel izler
taşıyan açık hava müzesi görünümündedir Ortahisar. Kanuni Evi, Zağnos Vadisi,
Tabakhane Köprüsü, Alaca Han, Bedesten, Trabzon kalesi, hamamlar, camiler
ziyaret edilecek yerlerdir. Yer altı sularının kaynağı olan Çal Mağarası, insanı büyüleyen bir
şaheserdir.
Akşam olup şehrin ışıkları tüm şehre fısıldadığında,
Trabzon’u panoramik olarak seyretmek ve çayınızı yudumlayarak yorgunluk
gidermek için size romantik bir atmosfer sunar Boztepe; Karadeniz’i
kucaklayarak.
Tarihten gelen hem kültürel hem de doğal mirasları ile
birlikte 18 ilçesini çocuğu gibi bağrına basar Trabzon; Sürmene, Hayrat, Of,
Akçaabat, Vakfıkebir, Çaykara, Maçka, Şalpazarı, Beşikdüzü, Ortahisar, Yomra,
Köprübaşı, Tonya, Çarşıbaşı, Dernekpazarı, Araklı, Düzköy, Arsin.
Bulunduğu konum yönünden birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış
olan, doğal güzellikleriyle insanı rüya alemine sürükleyen Trabzon, doğa
ile baş başa kalmak isteyenler için de,
hayat iksiri olan yaylaları sunmuştur bizlere. Yeryüzünün gökyüzü ile
birleştiği, yeşilin her tonunun iç içe geçtiği yaylalarda, yıllardan beri büyük
bir coşkuyla kutlanan yayla şenlikleri vazgeçilmez bir gelenektir. Özel yöresel
kıyafetler giyilerek ve hatta ineklerin bile süslenerek yapılan bu şenlikler,
adeta bir göç havasını yansıtır. Yaz boyunca yaylalarda hazırlanan saf tereyağı
ve peynirin tadına doyum olmaz.
Sıra yaylaları fotoğraflamaya geldiğinde, Hayrat ilçesine
bağlı merkezden 38 km yukarıda bulunan, eski adı Küçük Mesoraş olan Göksel
Köyü’ne gitmek beni heyecanlandırıyordu. Annemin minik prenses iken ayrıldığı
bu köy beni büyülemişti gördüğümde. Biraz sevinç biraz hüzün; duygusal anlar
yaşattı bana. Karşıda büyük bir orman tüm heybetiyle boy gösteriyordu ki, tam
deklanşöre basacağım saniyede beni şaşırtmıştı aniden bastıran sis ve yeşilin
gri ile kucaklaştığı an. Tavuk seslerinin inek sesleriyle karışıp meydana gelen
senfoni eşliğinde, yanan kuzinede pişen sıcak ekmeğe sürdüğümüz tereyağı,
peynir ve tavşan kanı çay üçlüsü. Karnınız her yerde doyabilir fakat ruhunuzun
da doyması en önemlisidir, en değerlisidir; zamanın nasıl geçtiğinin farkına
varmadan; geçmişin dokusunu içinize sindirerek.
Yaz aylarında sıcak ve nemli havadan uzaklaşmak için en uygun
yer olarak insanlara kucak açarken, bahar aylarında ve kış mevsiminde de
masalsı bir havaya bürünür Trabzon yaylaları. Doğanın eşsiz güzellikleriyle baş
başa kalınabilecek çok sayıda yaylasından bazıları Sultan Murat Yaylası, Sis
Dağı yaylası, Hıdırnebi Yaylası, Haçkalı Baba Yaylası, Kadırga Yaylası,
Karester Yaylası, Köprübaşı yaylası, Taşlı yaylası.
Bir yanıyla Trabzon’a gülücük yollar Zigana Dağı gizemli
zirvesiyle. Doğal şekilde oluşmuş bir heyelan gölü olan ve tabiatın insanoğluna
sunduğu turizm cennetidir Sera Gölü.
Yeşili, mavisi, grisi ve beyazı ile her mevsim bir başka
güzelliktedir Uzungöl ve çevresi. Gölü çevreleyen ormanlarla süslü dağların
göle yansımasının yüzen öreklerle bütünleşen görüntüsünü fotoğraf karelerine
sığdırmak büyüleyici ve haz vericidir.
Farklı medeniyetlerle yoğrulmuş Trabzon; çok sayıda kültür
varlığına kucak açarak. Bunların en ihtişamlısı, sarp yamaçta dimdik ayakta
duran ve tüm doğaya hükmedercesine gizemini koruyan Sümela Manastırı’dır.
Bizans Dönemi yapılarından Kızlar Manastırı, Kuştul Manastırı ve Vazelon
Manastırı da yer almıştır Trabzon’un bağrında.
Kemençenin
diyarı, el yapımı bıçağın merkezi, gemilerin yapıldığı tersanelerin sahili
doldurduğu, şirin bir ilçedir Sürmene. Çam ağaçlarının denizle buluştuğu
dünyadaki tek mekandır. Cumbalı evler, tarihi konaklar geçmiş zamanlara taşır
bizleri. Memiş Ağa konağı, 99 pencereli ev olarak günümüze gelmiş olan Haşim
Ağa Konağı ziyaretçileri hayran bırakır kendine.
Gelenekleri eskiden günümüze taşıyan konakları, Arnavut
kaldırımlı dar sokakları, dik yokuşlarıyla farklı medeniyetlerin ruhunu
yansıtır Akçaabat’da yer alan Ortamahalle.
Tarihi ve doğasının yanında zengin mutfağıyla da bir lezzet
diyarıdır Trabzon. Yüreklerdeki sevgi ve hoşgörü ile harmanlanarak sunulur
ziyaretçilere yemekler. Sürmene pidesi, Akçaabat köftesi, Vakfıkebir ekmeği,
haşlama, kuymak, hamsi tava, kara lahana çorbası, mısır ekmeği, fasulye turşusu
kavurması, Hamsiköy sütlacı tadına doyulmaz gastronomi şaheserleridir. Çay,
fındık ve çayın birlikteliği, kültürel hayata damgasını vurmuştur; derin izler
bırakarak.
Bütün bu güzelliklerin ve lezzetlerin yanında, Trabzon
insanının ruhunu ortaya koyarak yarattığı eserler, hayran olunacak
niteliktedir. Dünyaca ünlü Sürmene bıçakları, Trabzon hasır bileziği; horonlara
ivme kazandıran kıvrak ezgilerin sahibidir kemençe. Bütün bu nadide eserler ile
küresel pazarda Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağlar Trabzon insanı.
Doğal güzellikleri ile gözlerinizi ve gönüllerinizi
doldurmak, temiz havasını soluyarak eşsiz manzara eşliğinde yemeklerini tatmak,
sıcak ve misafirperver insanıyla tanışmak, yaylalarında gezinmek, tarih ve
kültürü keşfetmek istiyorsanız bu nadide şehre gelmenizi öneririm.
Yazı Ve Fotoğraf
Zerrin Şentürk