
Konya
bağcılığı antik çağlardan günümüze kadar uzanmaktadır. Ereğli İvriz mevkiindeki
taş kabartma tabiat anıtı ile Aladağ Vadisi’ndeki antik eserlerde bağ ve üzüm
resmedildiği bilinmektedir.
Yapılan
arkeolojik kazılardan Anadolu’da bağcılık kültürünün MÖ 3500 yılına kadar dayanmaktadır.
Konya-Karahöyük
kazılarında Erken Hitit Dönemine ait (MÖ 1750) üzüm çekirdek kalıntıları bulunmuş,
üzüm salkımı biçiminde kaplar çıkarılmıştır.
İbn
Bîbî Konya’nın büyüklüğünden ve nüfusundan bahsederken her tarafının üzüm
bağları ve meyve ağaçları dikilmiş bir şehir olduğunu söylemiştir.
Eflaki
ise Konya’da sonbaharın başlarında üzümlerin sona erdiği ve toplanmaya
başladığı dönemde pekmez kaynatıldığından bahsetmektedir.
Evliya
Çelebi Seyahatnamesinde ‘Peçevi şehrinin Baruthane Mesiresi, Kırım’ın Sudak
Bağı, İstanbul’un yüzyetmişten fazla bahçe ve gülistanları, Tebriz’in Şahı
Cihan Bağı, Konya’nın Meram mesiresinin yanında bir çimenzar bile olamazlar’
diyerek Meram Bağları’ndan övgüyle bahsetmiştir.
Konya’da yakın tarihe kadar Mevlânâ
Çarşısı’nın olduğu yerde Kadınlar Pazarı’nın doğusunda, Aziziye Cami’nin
yakınında ve üzüm bedesteni olarak ta anılan bir Üzüm Pazarı bulunmaktaydı. Üretici kadınların sabah erkenden
bu pazara gelerek ürünlerini bu pazarda sattıklarını öğreniyoruz. Sadece salı
günleri kurulan, bu pazar Mevlâna Çarşısı yapılırken ortadan kaldırılmış ya da
yıkılmıştır. Yine Sille Bağları’nda çeşit çeşit üzüm yetiştirildiği ve Üzüm
Pazarı’nda satıldığı bilinmektedir.
Tarih
boyunca suyu, havası ve bağları seyahatnamelere, dîvânlara konu olmuş, ünü
bütün dünyaya yayılmış olan Meram’da 1970’li yıllara kadar önemli bir bağ ve
üzüm potansiyelinin olduğu, çok çeşitli üzüm yetiştirildiği bilinmektedir.
Nitekim
1980’lerden itibaren Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü tarafından
oluşturulan Milli Koleksiyona Konya’da yetiştirildiği belirlenen 50 çeşit üzüm alınmıştır.
Bağcılık
ve üzüm yetiştiriciliği konusunda Konya’nın önemli bir tarihi geçmişi olduğundan
yola çıkan Meram Belediyesi geçmişte yetiştirilen, üretilen üzüm çeşitlerinin
tanıtılması amacı ile 18 bin metrekarelik bir alanda 20-30 çeşit üzüm bağı oluşturmuştur.
Bu bağlarda yetişen üzüm çeşitlerinden de anlaşılacağı üzere bağların ve
üzümlerin çok kaliteli olduğu, gelecek yıllarda bu alanda üretim yapılabilirse Konya’nın
üzüm yetiştiriciliğinde önemli bir yere gelebileceği düşünülmektedir.
ANADOLU’DA
BAĞCILIK TARİHİ
İlk olarak, Orta Asya’da, özellikle de
Türkler arasında pekmez yapımının yaygın olması, antik çağlardan
beri ve Mısır’da 4000 yıl önce pekmez üretimi yapıldığının bilinmesi, Yunanistan’da,
Homeros’un İlyada’sında ve Odyssey’sinde pekmezden bahsedilmesi Roma
İmparatorluğu döneminde de pekmezin askerlerin enerji ve besin kaynağı olarak
kullanılmış olması bağcılık kültürünün uzun zamandan beri bilindiğinin
göstergeleridir.
Türkiye ise bağcılık için yerkürenin en
elverişli iklim kuşağı üzerinde ve asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra son
derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahip bir ülkedir. Bu minvalde Anadolu’da
bağcılık kültürünün de tarihi oldukça eskilere dayanmaktadır. Anadolu tarih
boyunca bağları ve üzüm çeşitleri ile şöhret bulmuş olup Türk uygarlıkları
zamanında bağcılık bütün dünyaya buradan yayılmıştır. Arkeobotanik kayıtlara
göre asmanın ilk kültüre alındığı bölgelerin Ortadoğu ve Ege Bölgesi olduğu
tahmin edilmektedir. Bağcılık kültürünün izlerine ise Akdeniz havzasının
doğusunda Erken Tunç Çağı’na (MÖ 3000’in ilk yarısı) tarihlendirilen yerleşim
yerlerinde rastlanmaktadır (Söylemezoğlu, 2005: 2).
Türkiye’nin değişik yörelerinden
arkeolojik kazılardan çıkarılan tarihi eserlerde üzümle ilgili değişik
kabartmaların yer alması, o yörede bağcılık kültürünün yaygın olduğuna işaret
eden en önemli göstergelerdir. Ülkemizde her bölgede yapılan kazılarda
bağcılıkla ilgili tarih öncesi devirlere ait önemli eserler bulunmuştur.
Arkeolojik buluntulardan Anadolu’da
Hititler zamanında asmanın büyük önem taşıdığı, MÖ 1800-1550 yıllarında
bağcılığın çok gelişmiş olduğu, dini merasimlerde ve sosyal yaşantıda büyük
önemi olduğu anlaşılmaktadır. Anadolu’nun en eski sakinlerinden olan
Hititler’de bağcılığın gelişmesi için özel kanunlar uygulanmıştır. Bu kanun
maddelerinin birinde ‘Şayet bir kişi
başkasının bağından izinsiz asma söküp alırsa, bunları alan adam sahibine geri
vermeye mecburdur’ ibaresi yer almaktadır (Söylemezoğlu, 2005; 8).
Hititlerde MÖ XVI. yüzyıldan çok
önceleri bağcılık bir sanat olarak değerlendirilmiştir. MÖ 2000’in başlarında
Erken Hitit çağı olan Asur Ticaret Kolonileri çağına ait Eski Asur Lehçesinde
yazılan metinlerde bağ bozumundan söz edilmektedir. Hitit
dini törenlerinde kurban hayvanlarının yanı sıra bazı hububatlar ve üzüm
bulunmaktaydı. Mabetlerin etrafındaki arazi ve bağlara çiftçiler bakmakta,
maden işçileri, bağ bozumu zamanında bağlarda çalışmaktaydılar. Konya-Karahöyük kazılarında Erken Hitit Dönemine
ait üzüm çekirdeklerinin kalıntıları bulunmuştur. Kazılarda ayrıca üzüm salkımı
biçiminde kaplara ulaşılmıştır. Bu kaplara ait en şahane örnekler içki kabı
olarak, merkezi büyük bir salkım etrafında birçok salkımdan oluşan örnekler
lamba olarak kullanılmışlardır (Söylemezoğlu, 2005: 8, 10).
Yapılan
tarihi araştırmalar Uygurların IX. asırda Türkistan’da üzüm yetiştirdiğini
ortaya koymaktadır. Bu arada Pekmez geleneğini Orta
Asya’dan getiren Türk kavmi Anadolu’da da bu yerleşmiş kültürle birleşerek bir
yaşam biçimi ortaya koymuştur (Altıntaş, 1999: 4).
Türkçe bir söz olan üzüm, Türkçe yazılı belgelerde
Uygur Çağı ile başlamaktadır. Uygur Türklerinin
tıp kitaplarında kuru üzüm, yani kurug üzüm bazı hastalıklara ilaç olarak
önerilmiştir. Türklerin Anadolu’ya gelmeden önce bağcılık kültürü olduğu,
Anadolu’ya geldikten sonra üzüm çeşitlerinin sayısını da artırdıkları, Selçuklular döneminde meyvecilikte en
önemli yeri üzüm üretiminin işgal ettiği bilinmektedir. Yine bu dönemde meyvelerin
içinde en çok üzümün kurutulduğuna kaynaklarda rastlanmıştır (Sürücüoğlu
& Çelik, 2005: 126-128).
Üzümün, çok çeşitli ve Anadolu’nun her
yerinde yetiştirildiğini görüyoruz. Ayrıca tarihi süreçte Anadolu da siyah
üzümün kaydına rastlanmıştır. Bizans, Anadolu da yaygın bir bağcılık
faaliyetleri yürütmüştür.
Kaynaklarda üzümün sıkılması işini Assar,
bu işin yapıldığı yere ma’sara denilirmiş. Üzüm sıkmak için Bizans’taki gibi
taştan sıkıştırma makineler kullanıldı mı bilinmiyor ama kaynaklar, teknenin içinde ayakla ezilerek
sıkıldığını göstermektedir (Erdoğan, 2010: 46).
Bizans’ın
yıkılması ve yerini Selçuklulara daha sonra Osmanlılara bırakması ile şarap
kültürü sönmeye başlamış, fakat bağ kültürü korunmuştur. Eskiden beri süregelen
bağcılığın Osmanlı İmparatorluğu döneminde de devam ettiği, hatta bağcılık ve
üzüm yetiştiriciliğinin bu dönemde eskisinden daha parlak bir dönem yaşadığı
bilinmektedir. Çünkü
Türkler, üzüm suyunu şarap olarak değil de pekmez, bulama, pestil, köfter,
sucuk (orcik), bastık, tarhana, lokum olarak kullanmışlar, üzümü de çoğunlukla
kurutmaya yönelik olarak yetiştirmişlerdir. Osmanlılar zamanında,
Müslümanların şarap yapıp içmesi kanunla yasaklandığı halde Hıristiyan halk
şarap yapmak ve satmakta tamamen serbest bırakılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman
zamanında da halkın şarap yapmaması için sıkı tedbirler alınmıştır. Hıristiyan
halkın, üzümlerinin bir kısmı ile sirke, turşu, pekmez yaptıkları
bilinmektedir. 1557 yılında Kanuni’nin Üsküdar kadısına gönderdiği ferman çok
önemlidir. Bu fermanda şaraplık çeşitler yerine eski bağlarda sofralık,
pekmezlik ve kurutmaya elverişli çeşitlerin yetiştirilmesi istenmiştir
(Söylemezoğlu, 2005: 18).
GEÇMİŞTEN
GÜNÜMÜZE KONYA’DA BAĞCILIK VE YETİŞTİRİLEN ÜZÜM ÇEŞİTLERİ
Konya bağcılığı antik çağlardan günümüze
uzanmaktadır. Konya ve
Karaman özellikle dağlık yörelerinde sahip olduğu çok zengin yöresel üzüm
çeşidi potansiyeli ile çok eski ve köklü bir bağcılık kültürüne sahiptir.
Yapılan
arkeolojik kazılardan Anadolu’da bağcılık kültürünün yukarıda ifade ettiğimiz
gibi MÖ 3500 yılına kadar dayandığı bilinmektedir.
Ereğli İlçesi İvriz mevkiindeki taş
kabartma tabiat anıtı ile Aladağ Vadisi’ndeki antik eserlerde bağ ve üzüm
resimlerine rastlanmıştır.
Hadim'de, üzüm üretimi de oldukça yaygındır. Romalılar döneminden kalma
ören yerlerinde bulunan taşlardaki üzüm kabartmaları, Hadim'de üzüm
yetiştiriciliğinin eski çağlara kadar uzandığını göstermektedir. Tarihte
Hadim, Meram, Akören, Derebucak, Güneysınır, Seydişehir, Bozkır ve Taşkent,
Akşehir ve Ahırlı’da üzüm yetiştirildiği bilinmektedir. Meşhur ve
en çok bilinen Aladağ Pekmezi, Toroslar'ın
eteğindeki Konya'nın Hadim ilçesinde yetiştirilen ''ekşikara'' cinsi üzümlerin ardıç
odunuyla kaynatılması ile pekmez haline getirilmektedir.
Yine
Konya-Karahöyük kazılarında Erken Hitit Dönemine ait (MÖ 1750) üzüm çekirdeklerinin
kalıntıları bulunmuştur. Kazılarda ayrıca üzüm salkımı biçiminde kaplara
ulaşılmıştır (Söylemezoğlu, 2005: 8, 10).
İbn
Bîbî Konya’nın büyüklüğünden ve nüfusundan bahsederken, her tarafının üzüm
bağları ve meyve ağaçları dikilmiş bir şehir olduğunu söylemesi Konya’daki bağcılığın ne
kadar gelişmiş olduğunun göstergesidir. İbn Bîbî “Büyük nüfuslu ve zenginlikle
donanmış, uzunluğu ile genişliği arasında bir günlük yol olan, her tarafı üzüm
bağları ve meyve ağaçları dikilmiş bir şehir” demektedir.
Sultan
IV. Murad, 1637 Haziran’ındaki Konya’ya gelişinde Meram Bağları’nda dinlenmiş
ve bu bağlardan övgü ile bahsetmiştir.
Yine Hamdullah El Müstevfi (1281)
Aksaray, Konya, Malatya, Sincar ve Nusaybin’de üzüm yetiştirildiğini
bildirmiştir.
Tarih boyunca suyu, havası ve bağları
seyahatnamelere, dîvânlara konu olmuş, ünü bütün dünyaya yayılmış olan Meram’da
1970’li yıllara kadar önemli bir bağ ve üzüm potansiyelinin olduğu, 40 çeşidin
üzerinde üzüm yetiştirildiği bilinmektedir.
“Türbe
Önünde Evi Meramda Bağı Olmak” Konya için önemli bir sözdür. Nereden
çıktığı pek bilinmez ama geçmişte önemli bir itibar göstergesi olduğu
söylenebilir. Eskiden Mevleviler ile birlikte zenginler ve eşraf Türbe Önü’nde
ev sahibi ve Meram’da bir bağ sahibi olabilmek için adeta yarışırlarmış.
Gönüller
Sultanı Mevlâna Celâleddin Rûmî Çelebi Hüsâmeddin’in bağında, sohbet ve sema
meclislerinde bulunur ve o, en coşkulu şiirlerini burada yazarmış.
Böylesine lezzetli üzümler yetiştirilen
Konya’da pekmez yapımı da her yıl sonbahar aylarında geleneksel bir törene
dönüşmüş, birkaç hafta şölen tadında pekmez kaynatma faaliyetleri yürütülmüştür.
Günümüzde “bağ budama”, “bağ bozumu”,
“pekmez kaynatma” bu gelenekler azalsa da halen varlığını sürdürmektedir.
Çok eskilere dayanan pekmez yapımı ile
ilgili Eflaki sonbaharın başlarında üzümlerin sona erdiği dönemde Konya’da her
evde pekmez kaynatıldığından bahsetmektedir. Eflaki,
“Bir gün arkadaşlarla birlikte
bağlara gezmeye gitmiştik. Sonbaharın başlarında idi. Bağlarda üzümler sona
ermişti. Hemen hemen her evde Pekmez kaynatıyorlardı.” demiştir.
Konya halkının ekseriyeti, “eyyâm-ı
sayfda” yani yaz günlerinde şehir içindeki evlerinde kalmayıp başta Meram
olmak üzere Sur dışındaki bağların bulunduğu yerlere veya Gödene, Çayırbağı,
Hatıp gibi şehre yakın köylere göçerlerdi. Buralardaki genelde tek odalı,
örtme, ahır, samanlık, çaraş damı (pekmez yapılan yer) gibi bölümleri
bulunan bağ evlerinde otururlardı. Bağlar bozulup pekmez kaynatıldıktan sonra,
güzün (Sonbahar) şehirdeki evlerine dönerlerdi. Bağ aralarında mescitler vardı.
Buralara yaptırılmış mescitlere “sayf eyyâmında” görev yapmak üzere
imamlar atanırdı (Küçükdağ, 1989, s. 13-14).
Konya
Üzüm Pazarı:
Konya’da yakın tarihe kadar Mevlâna
Çarşısı’nın olduğu yerde Kadınlar Pazarı’nın doğusunda, Aziziye Cami’nin
yakınında ve üzüm bedesteni olarak ta anılan bir Üzüm Pazarı bulunmaktaydı
(Aköz, 2015:180-183). Buranın eskiden geleneksel bir pazar ve bedesten
olduğundan, Konya’nın dağlık ilçelerinde üretilen kuru üzüm, doğal pekmez,
ceviz, ayçiçeği, kabak çekirdeği, nohut, fasulyenin bu pazarda satıldığından
bahsedilmektedir. Üretici kadınların sabah erkenden bu pazara gelerek
sebzelerini, meyvelerini taş tezgahların üzerinde satışa arz ettiklerini,
bedestenin kurallarına göre davranarak ürünlerini tartmadan öbek öbek önlerine
koyarak, genellikle alıcısı da hanım olan pazarda sattıklarını öğreniyoruz.
Sadece salı günleri kurulan, zeytincilerin ve balcıların da bulunduğu bu pazar
öğle saatlerine kadar açık olurdu. Renkli, kalabalık ve gönlü bol üreticilerin
bulunduğu bu Pazar, Mevlâna Çarşısı yapılırken ortadan kaldırılmış yada
yıkılmıştır.
Bu arada Mehmet Ali Uz ile yaptığımız
görüşmede Konya bağları ile ilgi ilginç bilgiler öğrendik. Uz, Meram bağlarının
yanı sıra şehrin başka yerlerinde de üzüm bağları olduğunu, buralarda kaliteli
üzümler yetiştirildiğini anlattı. “Konya
eskiden birçok mahallesinde ırmaklar akan bir şehirdi. Bu mahallelerdeki ekili
alanlar Meram Çayı’ndan (Geçmişte Meram ve yöresini var eden Konya şehrinin en
önemli akarsuyu) beslenirdi. Konya’da bağcılığın gelişmesinde bu Meram Çayı’nın
önemi büyüktür. Ne zaman ki Meram Çayı’nın suyu azaldı, o zaman bağcılıkta
azaldı. Bu Çay(dere) sayesinde Konya’da en kaliteli üzümler Sille Bağları’nda, Musalla
Bağları Mahallesi’nde, Küçük Kumköprü ve Büyük Kumköprü Mahallelerinde
yetişmekteydi. Ve buradaki üzümlerin kalitesi çok iyiydi.” (M. Ali Uz
ile 12 Haziran 2024 tarihinde yapılan görüşme).
Konya’da
Yetiştirilen Üzüm Çeşitleri:
Tarihte Konya merkez ve ilçelerinde çok
çeşitli üzüm üretildiği bilinmektedir. 1980’lerden itibaren Tekirdağ Bağcılık
Araştırma Enstitüsü’nde oluşturulan ‘Milli Koleksiyona Konya’da yetiştirildiği
belirlenen 50 çeşit üzüm alınmıştır. Konya’da geçmiş yıllarda yetiştirilmiş ya
da halen yetiştirilmekte olan bu üzüm çeşitleri şunlardır: “Ağ (Ak) Üzüm,
Ala İdris, Beyaz Deve Gözü, Beyaz Dişi Üzüm, Beyaz Erkek Üzüm, Büzgülü, Çatak, Dana
Gözü, Deli Ak Üzüm, Deve Gözü, Dik Ak Üzüm, Dik Kızıl Üzüm, Dimrit Ak Üzüm,
Dimrit Kızıl, Dökülgen, Ekşi Kara, Er Dimrit, Erkeğin Ağı, Erkek Dimrit, Erkek
Üzüm, Erken Eren Nazlı, Ese Balı, Fes Üzümü, Gelin Öldüren, Göğ (Gök) Üzüm,
Göyneksiz, Haki Erce, İri Kara, İş Bitiren, Kadın (Gelin) Parmağı, Kara
Dımışkı, Kızıl Parmak, Kızıl Üzüm, Kut, Nazlı, Razakı, Sık Büzgülü, Siyah Deve
Gözü, Siyah Dimrit, Siyah Gemre, Siyah Üzüm, Tavşan Böbreği, Tavuk Üzümü, Tilki
Kuyruğu, Yerli Siyah, Zeytin Üzümü, Alanya Üzümü, Antep Üzümü, Beyaz Dökülgen,
Çanakkale Üzümü, Ereğli Üzümü ve Ermenek Üzümü.” Alanya Üzümü Bozkır-Hadim,
Antep Üzümü Hadim-Güneysınır, Beyaz Dökülgen Akören-Güneysınır, Çanakkale Üzümü
Beyşehir, Ereğli Üzümü Beyşehir, Ermenek Üzümü Akören-Güneysınır, Yuvarlak Çekirdeksiz
Akşehir-Beyşehir taraflarında yetişmektedir (Kara ve Beyoğlu, 1995; Kara ve
Beyoğlu, 1995; Ecevit, ve ark., 1997; Kara ve ark., 1998).
Sonuç
olarak; Konya’nın bağcılık tarihine bakıldığında bu verimli topraklarda çok
lezzetli üzümler yetiştirildiği, bu üzümlerden elde edilen başta pekmez olmak
üzere birçok ürünün önemli bir kaliteye ulaştığı ve asırlar boyu adından söz
ettirdiğini söylemek mümkündür.
İbn Bîbî,
Eflaki ve Evliya Çelebi’nin adından övgü ile söz ettikleri Konya üzüm
bağlarının yeniden canlandırılması, bağcılığın özendirilmesi için destek ve
teşvikler verilmesi büyük önem arz etmektedir.
Ayrıca
tarihte bu bağlarda yetiştirilen üzümlerin Meram Belediyesi’nin yaptığı örnek
proje gibi yeni bağ alanları oluşturularak üretime geçilip, marka haline
getirilerek dünyaya sunulması, hatta vakit geçirilmeden Akşehir ve Ereğli
Kirazı, Hüyük Çileği Çumra Kavunu’nda olduğu gibi coğrafi işaret alınarak bir
tescil çalışması yapılması büyük önem taşımaktadır.
KAYNAKLAR:
AKGÖL Mustafa,
YÜCEL Beritan (2019). Konya ‘da Yetişen Üzüm Çeşitleri ve Geçmişten
Günümüze Pekmez Kaynatma, Yeni İpek Yolu Dergisi, Sayı:380 s.50-53 Anadolu
Ofset, Konya.
AKIN Aydın, ÇOTUR Esra, DEĞİRMENCİ
Alican (2011). Konya ve Kayseri’de Yetiştirilen Bazı
Üzüm Çeşitlerinin Göz Verimliliklerinin Belirlenmesi. YYÜ TAR. BİL. DER. (YYU J
AGR SCİ) 21(3): 220-224
AKÖZ, Alaattin
(2015). Konya’nın Kırk Çarşı ve Pazarı, Konya Büyükşehir Belediyesş Kültür
Yay. Ömür Matbaacılık.s.180-183, Istanbul,.
ERDOĞAN,
Eralp, (2010) “Türkiye Selçukluları Mutfağı”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı
EFLAKİ,
Ahmet, Ariflerin Menkıbeleri, Çev. Tahsin YAZICI,(2006) İstanbul
KARA, Zeki (2014).
Konya’nın Üzümleri, Merhaba Gazetesi Akademik Sayfalar, Cilt: 14. Sayı:18. Konya
KARA, Z., BEYOĞLU,
N., (1995). Konya İli Beyşehir Yöresinde Yetiştirilen Üzüm Çeşitlerinin Ampelografik
Özellikleri Üzerinde Bir Araştırma. Türkiye II. Ulusal Bahçe Bitkileri Kongresi
3-6 Ekim1995 Adana, Cilt II: 519- 523.
KARA, Z., BEYOĞLU,
N., (1995). Konya İli Beyşehir Yöresinde Yetiştirilen Üzüm Çeşitlerinin Göz
Verimliliklerinin Belirlenmesi Üzerinde Bir Araştırma. Türkiye II. Ulusal Bahçe
Bitkileri Kongresi 3-6 Ekim 1995 Adana, Cilt II: 524-528.
KÜÇÜKDAĞ,
Yusuf. (1989). Lâle Devri’nde Konya (Yayımlanmamış doktora tezi). Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
ÖGEL, Bahaeddin,
(2000). Türk Kültür Tarihine Giriş, c. II, III, IV, Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara
ÖZTÜRK,
Mürsel (1996). İbn Bîbî el-Evâmilü'l-alâiyye
fi'l-umûri'l-alaiyye (Selçuknâme), Terc. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara
SÖYLEMEZOĞLU,
Gökhan (2005). “Arkeolojik Buluntuların Işığı Altında Anadolu Bağcılığının
Tarihçesi”. Ankara’da Bağcılık ve Bağ Kültürü Kitabı. Hazırlayan: Kamil
Toygar-Nimet Berkok Toygar). 1. Baskı, s:1-31. Ankara: Birlik Matbaacılık,
Yayıncılık.
ŞİMŞEK Atilla, Artık
Nevzat (2002). Değişik Meyvelerden Üretilen
Pekmezlerin Bileşim Unsurları Üzerine Araştırma Cilt: 27 Sayı: 6, - ,
01.12.2002.
İNTERNET
KAYNAKLARI:
https://www.meram.bel.tr/tesis/meram-baglari
http://www.meram.gov.tr/meram-hakkinda
https://www.turktoyu.com/yuzyillarin-enerji-kaynagi-pekmez
http://www.merhabahaber.com/d/file/cilt-14,-sayi-18,-4-haziran-2014.pdf
https://www.meram.bel.tr/tesis/meram-baglari
http://stgbd.selcuk.edu.tr/stgbd/article/view/9
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/79100
https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/80260/249254.pdf?sequence=1
https://www.konyapedia.com/makale/3063/meram-cayi
Yazı Ve Fotoğraf
Mustafa AKGÖL -Gazeteci-Yazar- Konya Ticaret Odası Arşivi,(K.T.O Konya Fotoğraf Albümleri) Konya Büyükşehir Belediyesi Arşivi, GoKonya