İş Adamı Olarak Gezmek

Tuncay Lamcı, Konya Enerji firmasında genel müdür olarak çalışıyor. Elektrik mühendisi olan Lamcı, zaman zaman iş amaçlı, zaman zaman da özel olarak hep seyahat etmiş. Seyahatleri hakkında kendisiyle keyifli bir söyleşi yaptık.

— İlk Yurtdışı gezinizi kaç yaşında yaptınız, nereye?

— İlk seyahatim 2001 yılında (27 yaşımda) Avrupa’ya yaptım. Araçla Yunanistan üzeri feribot da kullanarak İsveç’e kadar gittim. Dönüşte Hannover Makine Fuarı’na katıldım. 

— Ne amaçla geziyorsunuz?

— 2010-2015 yılları arası daha çok işim gereği seyahat ettim. İş görüşmeleri, fuar katılımları gibi sebepler, seyahat amacımdı. 

— Genelde iş için seyahat ettiğinizi biliyoruz. İş için gittiğiniz ülkede istediğiniz yerleri gezme fırsatı bulabiliyor musunuz?

—Seyahat planınıza bağlı olmakla birlikte bazı durumlarda çok kolay olmuyordu. İş seyahatlerinde bölgeyi gezebilmek için ilave zaman planınızın bir parçası değilse Eyfel kulesini Görmeden Fransa’dan dönebilirsiniz. 

— Gittiğiniz yerlerde neler yapmak ve görmek hoşunuza gider. Müze vs.

— Bölgenin sembolü olmuş yapı ve yerleri görmek seyahatin genel kurallarındandır. Ancak bunun dışında bölge kültürünü yakından tanımak, yaşam tarzları ve davranışlar üzerine gözlem yapmak hoşuma gider. Şehrin içinde yorulana kadar yürümek, kalabalığa karışıp bölgenin bir parçası gibi davranmak iyi gelir. 

— En ilginç bulduğunuz ülke, şehir ya da beğendiğiniz?..

— Bunun tek bir yanıtı olmamakla birlikte aklıma gelen ilk ikisi:

Meksika’da Maya kültürü ve MÖ 1000’li yıllarda kullandıkları matematik, o zamandan kalan arenaları ve piramitleri ile gezilesi bir kültür seyahati  olduğunu düşünüyorum. 

Coğrafyanın güzelliğini cömertçe sunduğu görülesi yerlerden birisinin Iguazu Şelaleleri (Brezilya-Arjantin-Paraguay sınırı) olduğunu düşünüyorum.

— En son Küba ve Güney Afrika’ya gittiniz. Kısaca izlenimleriniz aktarır mısınız, neler ilginizi çekti?

— Güney Afrika seyahatimde Cape Town’da bulunduk. Ülke siyahlar, beyazlar ve melezlerin ortak kültür içinde yaşadığı ender yerlerden birisi. Özellikle denizciliğin gelişmesi ile birlikte Ümit Burnu’nu kullanan Avrupalı tüccarlar gemilerinde taşıdıkları din adamları ile sosyal ve kültürel elçilik görevini de yerine getirmişler. Özellikle  Cape Town’da kendinizi Avrupa’nın en gelişmiş şehirlerinden birinde hissetmemeniz mümkün değil. 

Table Mountain sıra dışı bir güzellik, Mandela’yı anlamak ve müzeye dönüştürülmüş hapishaneyi gezmek döneme ve mücadeleye tanıklık etmek için anlamlı. 


Küba için, öncelikle merak eden ve kültür değişimi olmadan gidip görmek isteyenlere tavsiyem çok vakit kaybetmemeleri yönünde. Ülkede kapitalizmin izleri kendisini göstermeye başlamış vaziyette. Tütün bahçeleri ve puro imalathaneleri, antika ancak bakımlı araçları, Matanzas bölgesinde Kuzey Atlas Okyanusu’na açılan sahilleri ve adaları görmeye değer. 

— Kaç ülke gördünüz ve görmek gezmek size ne kazandırdı?

— Yaklaşık 30 ülke gördüm. Hepsinde uzun süreli kalma imkânım olmadı. Bana kazandırdığına gelince:

Toplumların yaşam standardında bulunduğu coğrafya ve kültürün son derece etkili olduğunu gördüm. En basitinden Almanya’da okul sonrası antrenmana gelen, otobüsten sıra ile inip çim sahada futbol oynayan çocuklardan kısa bir gözlemle disiplin içinde başarılı takım oyuncuları çıkacağını anlamak oldukça kolay. Yine Brezilya’da sokak aralarında ya da sahillerde top oynayan çocuklarla sürekli karşılaşıyor olmak oralardan bireysel yetenekler çıkabileceğini anlamak oldukça kolay. 

Amerika’da gündelik işler ile ilgili kafa yormayı engelleyici, kolaylaştırılmış hayat, zorlukla veya sıra dışı olaylar ile karşılaşıldığında çözüm geliştiremeyecek bireylerin yetişmesine sebep oluyor. Ya da coğrafi koşulların ve iklimin zorluğu daha dirençli ve mücadeleci bir toplum ortaya çıkarıveriyor.

O yüzden gençlere tavsiyem imkânlarını zorlayıp değişik kültür ve coğrafyaları görmeleri. Bu onlara uluslararası birey kimliği kazandırdığı gibi,  bağımsız düşüncelerinin gelişmesinde oldukça faydalı olacaktır. 

— Teşekkürler

Yazı Ve Fotoğraf
Tuncay Lamcı - Levent Ak