Hedefi 12’den vuran koleksiyon Sapan…

Çocukluğunuz seksenli yıllarda geçmişse ve de erkek çocuğuysanız mutlaka sapanı kullanmışsınızdır. “Benim çocukluğumda...” diye başlayan cümlelerin birinde sapan kelimesi muhakkak geçiyordur. Günümüzde çocukların ve büyüklerin oynadığı Angry Birds gibi dijital oyunlartabi ki yoktu. Bizim zamanımızda her oyuna dokunabilir ve hissedebilirdiniz. Sapan erkek çocuklarının oyuncağıydı ve bu oyuncağı çocuk kendi yapardı. Herhangi bir ağaçtan çatal bir dal bulunur; bu dal yüzülür, düzeltilir; çatal olan iki dalın ucuna kamyon içlastiğinden kesilmiş iki lastik veya hastanede yakınınız varsa ondan temin edilmiş elastik hortum, diğer ucunada deri veya benzeri malzemeden kesecikbağlanırdı. Bu keseciğe taş koyulup hedef vurulurdu. Mahallenin haşarı çocuklarının vazgeçemediği sapan daima pantolonlarının kemer kısmına sıkıştırılmış bir yerde hazır olda beklerdi.

Özellikle kuş avlarlardı. Hatırladığımda hâlâ içim cız eder. Sınıfta öğretmenler kuşları vurmayın diye defalarca uyarı konuşması yaparlardı. Okula getirilen sapanlar müdür tarafından toplanırdı. “Engüzel sapan kimin?” diye birbirlerine havası atılırdı. Ya da sapanı iyice gerdirir“Seni vurayım mı kız!” diye hedef olurduk sonrası çığlıklı bir kaçış ve onların gülmeleri. Çocukluk işte. Kızlara ait olmadığı için sadece seyrederdik şişeleri sırasıra dizip hedef almalarını.

Sapanı bizler oyun amaçlı kullansak da muhtemelen on bin yıldan daha eski bir tarihi bulunuyor. Arkeolojik kazılar ve araştırmalar sayesinde bulunan ve günümüze dek korunmayı başarmış en eski sapan, Tutankamun’un mezarında bulunmuş. MÖ 1325 yılıyla tarihlendirilmiş. Sapan aslında kullanım amacı olarak hafif silahlar sınıfına giriyor. Milattan önce yaşayan toplumlarda silah olarak yaygın olarak kullanılıyordu. Ucuz oluşu, kolayca yapılabilmesi ve kullanılabilmesinin yanı sıra taş gibi bulunması çok kolay olan bir mermi kullanması nedeniyle Avustralya hariç geri kalan her yerde çok yoğun bir şekilde kullanımı yaygındı. Sapan taşı, 600 metre gibi oldukça uzun mesafeye fırlatılabiliyordu. Bu mesafe, ok ve yay kullanılarak alınabilecek mesafeden çok daha uzundu. Ok ve yay kullanımının tek avantajı, ok ve yayda hedefin vurulmasının çok daha kolay olmasıydı. Yunanlar ve Romalılar, taş yerine kurşun bilye kullanmayı deneseler de taş kullanımı popülerliğini devam ettirdi. Orta Çağ’a gelindiğinde orduların daha karmaşık ve verimli silahlar kullanmaya başlamasıyla sapan da çocukların elinde kaldı.

Ali Yaman da çocukluk anılarından birini yani sapanı koleksiyon yapıyor. İşi gereği sürekli yurtdışına seyahatlerde bulunan Ali Bey, Afganistan’ın bir köyünde çocukların sapanla oynadığını görüyor. Onları izliyor ve çocukluğu aklına geliyor. Çocukken kendi sapanıyla vurduğu kuşlar ve oyunlar gözünde canlanıyor. Çocukların yanına gidiyor ve birinden sapanını kendisine satmasını istiyor. Çocuk kabul ediyor ve sapanını Ali Bey’e satıyor. Sapanı eline alan Ali Bey çocuk gibi seviniyor. Ancak sapanısatan çocuk kısa bir süresonra koşarak arkasından geliyor ve başlıyor ağlamaya. Sapanını sattığından çok pişmanolduğunu ve ona geri vermesini istiyor. Ali Bey’de sapanı çocuğu geri veriyor. Ücretinide almıyor. “Verdiğim o parayla istese on tane daha sapan alabilirdi ama sapanı kendisi yapmıştı ve kıyamadı. Çok etkilendim ve onu anladım, çocukken aynı tepkiyi bende verirdim.” diyor. Diğer çocuklar yanına geliyor ve ona başka sapan satıyorlar. Ali Bey gittiği ülkelerde sapan gördükçe almaya başlıyor. “Kendiliğinden oluşan bir koleksiyon oldu diyor. Sapan sonuçta çocukluğumun bir parçası benim jenerasyonumda olan her arkadaşımın bir sapanı vardı ve saatlerce birlikte vakitgeçirirdik ve sapanı kendimiz yapardık. Kendi ülkemin dışındada çocukların hâlâ sapanla oynamaları dikkatimi çekti yani sadece bize özgü olmadığını anladım. Malzemelerideğişse de formatı aynı. Gittiğim ülkelerde görünce şaşırdım ve almaya karar verdim. Evrensel bir yanı olması beni etkiledi. İçimdeki çocuğun hâlâ yaşadığını bilmek beni mutlu ediyorve heyecanlandırıyor.”  Şuana kadar sapan koleksiyonuna ait 16 tane sapanı bulunuyor. Bu sapanların bazıları el yapımı bazıları fabrikasyon ama Ali Bey el yapımı ve kullanılmış yani çocuk eli değmiş sapanları almayı özellikle tercih ediyor.

Nepal de gezerken sık sık tezhahlar da dükkanlarda maymun kovalamak için bulundurulan sapanları görüp alıyor. Kenya da otel lobisinde dekor için konulmuş sapanı alıyor, derken böyle böyle sapan koleksiyonu genişlemeye devam ediyor.

Farklı bir koleksiyon ama içinde geçmişten gelen anıları kapsadığı için sevimli aynı zamanda çocukluk heyecanı dediğim durumu hissettirdiği için de anlamlı. Kim bilir, nice duyguları zaman kapsülünün içinde bize yaşatacak olan koleksiyonlar vardır.

Yazı Ve Fotoğraf
Hilâl Seyhan - Levent Ak