Bu kez sizi Arnavutluk’un
başkenti Tiran’a götüreceğim. Uzun zaman oldu gideli. Hafıza nankör, ancak böyle
zamanlarda gezi günlükleri kurtarıcı oluyor. Ciğeri, kaldırımları ve inadı ile tanıdığımız Arnavutluk nasıl bir ülke,
Tiran nasıl bir şehirmiş, gezip görelim.
Tiran, Balkanların Avrupa’ya açılan kapısı konumunda
ve ülkemize çok yakın. İstanbul’dan Tiran’a her gün düzenli uçak seferleri
yapılmakta olup uçuş süresi ise 1 saat 45 dakika.
Buraya gelir gelmez gördükleriniz, kalabalık ve trafik
sizi şaşkına çevirse de kısa sürede kendinizi kaptırıyorsunuz şehre. Komünizm hemen
hissettiriyor kendini. Soğuk, eski, çirkin binalarla çevrili bir şehir düşünün.
Kimi yerlerde modern binalar kendini gösterse de maalesef çirkin görüntü devam
etmekte. Aslında çarpık kentleşmenin bir örneği Tiran. Eski binalar renk renk
boyanarak şehre daha iyi bir görünüm kazandırılmaya çalışılmış.
Tiran’da önemli yerleri gezmeniz için araca
ihtiyacınız yok, rahatlıkla yürüyerek her yere ulaşabilirsiniz. İskender Bey Meydanı
için şehrin kalbinin attığı yer denilebilir. Gece gündüz işlek bir meydan.
Hemen her yol bu meydana çıkıyor.
Devlet büyüklerinden İskender Bey ülkesi için çok
mücadele etmiş, bu nedenle de ülke için çok önemli bir şahsiyet. İskender
Bey’in ölümünden sonra 400 yıl Osmanlı’nın himayesinde yaşamış Arnavutluk. 1912’ye
kadar da devam etmiş. II. Dünya savaşı sonrasında ise gelen şiddetli kominizim
ülkeyi Avrupa’daki devletlerin gerisinde bırakmış.
39 yıl süren Enver Hoca Dönemi gerçekten bir
trajedi. Bu sürede din ülkede tamamıyla yasaklanmış. İbadethaneler yıkılmış. İnanç
olarak Ateizm kabul edilmiş. Ülkeye giriş çıkışlar kapatılmış. İnsanlar
akrabalarını görememiş, izlerini kaybetmiş. Halk kovboy filmleri ile uyutulmuş.
Bu durum Enver Hoca ölene kadar hatta ölümünden sonra bir süre daha devam
etmiş. 1990’lı yılların başından itibaren ülkede büyük bir değişim
başlamış.
Gördüğüm ilginç şeylerin başında ‘bunker’ denilen
sığınaklar geliyor. Enver Hoca tarafından yaptırılan sayısı 700.000 civarında
olan bunker’leri ülkenin hemen her yanında görmeniz mümkün. Adeta mantar gibi
patlamış yerin dibinden. Devlet işgal edildiğinde kullanılması amaçlı yaptırılan
sığınaklar bugün evsizlerin mekânı olmuş. Bir de ülkenin simgesi tabii. Küllük
ya da kalemlik şeklindeki bunker’ler hatıra olarak alınabilecek hediyeliklerin
başında geliyor.
Nereler Gezilmeli?
Milli Müze, Arkeoloji Müzesi, Milli Galeri, Büyük
Park, İskender Bey Meydanı, Ethem Paşa Camii, Ortodoks Kilisesi, Enver Hoca Piramidi,
Barış Çanı ve Saat Kulesi görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
En turistik yeri ise ‘Blloku’ denilen bölge. Bir
zamanlar komünist liderlerin, Enver Hoca’nın yaşadığı yer. O dönemde halkın
girmesi yasakmış, bu durum 1991’e kadar devam etmiş. Şimdilerde kafeleri,
restoranları, şık mağazaları ile Bağdat Caddesi’ni aratmayacak güzellikte.
Enver Hoca’nın evi de bu semtte yer alıyor. Orta
büyüklükte bir bahçe içinde olan müstakil ev 1960’lardan kalma mütevazı bir
görünüm sergiliyor. İçinde oturan yok, olduğu gibi muhafaza ediliyor. Şehir
merkezindeki kızının yaptırdığı piramit şeklindeki Enver Hoca Müzesi ise
perişan bir halde. Müze kapanmış, üzerindeki mermerler sökülmüş, çocuklar
kaydırak yapmış üzerinden kayıyorlar. Önündeki Barış Çanı da yapayalnız olan
biteni izlemekte…
Son yıllarda pek çok ülke gibi Tiran da alışveriş
merkezlerinden nasibini almış durumda. City Park Tirana ve Galeria bunlardan
bir kaçı. Diğer yandan Myslym Shyri Caddesi de alışveriş yapılabilecek yerler
arasında.
Bizi bekleyen
tehlikeler
Tiran hakkında olumsuz pek çok şey duymuştum. Ama
yanılmışım. Kabul etmeliyim ki bir Makedonya ya da Karadağ gibi güvenli değil.
Ama dünyanın neresine giderseniz gidin nerede tehlike yok ki? Bana kalırsa burada
düzensiz trafik ve delik deşik kaldırımlar en büyük tehlikeyi oluşturuyor. Siz
siz olun dalgın gezinmeyin caddelerde…
Ne yenir?
400 yıl Osmanlının himayesinde kalınca yemeklerin
ortak olması doğal. Türk restoranları olduğu gibi dünya mutfaklarından
lezzetler sunan şık restoranlar da mevcut. Börek, Arnavut ciğeri, Elbesan tava
en meşhur yemekleri. Börek seviyorsanız buz gibi ayranın yanında ıspanaklı,
pırasalı olanlarını tatmanızı tavsiye ederim.
Dünyaya yeni açılan bir ülke
Arnavutluk. Başkentin mutlaka görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Dilerim bir
gün tekrar gelir, bu hüzünlü şehri sizlerle bir kez daha gezeriz. Doğrusu bunu
hak ediyor.
Balkanların hatta Avrupa’nın en
ilginç yerlerinden biri. Geri kalmış olsa da, pek güzel bir görünümü olmasa da,
dil problemi yaşasam da ben sevdim Tiran’ı. Halkı cana yakın, misafirperver
olduğu kadar yardımsever. En önemlisi bunlar sanırım, tüm olumsuzlukları
siliyor.
Yazı Ve Fotoğraf
BENİAN ÇULHAOĞLU