HENRİ MATİSSE’İN SIRADIŞI RENKLERİNE YOLCULUK

Bir kış günü yolum Fransız Rivierası’nın en gözde şehirlerinden biri olan Nice’e düştü. Fransa’nın beşinci büyük ve en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri. Pahalı olduğundan ne yazık ki gitmeye cesaret edemeyip sürekli ertelemek zorunda kaldığım bir kent aynı zamanda.

Ne de olsa yüzyıllar boyunca sanatkârların, aristokratların tatil yeri olmuş. Günümüzde de sosyetenin gözdesi. Magazin haberlerinde sıkça rastlayacağınız, yerli yabancı ünlü şahsiyetlerin tatil mekânlarından biri.

Şehir tarihi mimarisi, doğal güzelliğiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde olup aynı zamanda Fransız Rivierası’nın başkenti. Müzeleri, eğlence mekânları, restoranları ile renkli bir tatil beldesi.

Nice gezimin detaylarını bir başka yazımda sizlerle paylaşacağım. Bugün sizleri götüreceğim yer Matisse Müzesi. Müze, sanatçının eserlerinin bulunduğu en büyük koleksiyona sahip. Ünlü ressamın yaşamını, çalışmalarını araştıran uzmanlar için zorunlu bir durak.

Roma kalıntılarının bulunduğu Cimiez Bahçeleri'ndeki zeytinliğin içinde, tamamen yenilenmiş bir Ceneviz villası karşılıyor beni. Sanatçının resimleri, yüzlerce çizim, baskı, fotoğraf, bronzdan yapılmış heykeller, resmettiği kitaplar sergilenmiş. Usta ressamın stilinin ve yeteneğinin gelişim aşamalarının belgeleri niteliğindeler.

Müze, aynı zamanda Matisse'e ait birtakım nesnelere de ev sahipliği yapıyor. Eserler büyük ölçüde sanatçının kendisi, eşi ve mirasçıları tarafından bağışlanmış.

Matisse, aynı zamanda hevesli bir sanat alıcısı olduğundan koleksiyonundaki bazı eserleri müzede görebilirsiniz.

Matisse Müzesi şehrin Cimiez bölgesinde kalıyor. İngiltere'den buraya akın eden aristokratların lüks villalarını inşa ettikleri bölge. Şehir merkezinden 5 numaralı otobüsle 1,50 € ücret ödeyerek müzeye gidebilirsiniz. Giriş bileti 10 €.

Fovizm akımının öncüsü kabul edilen Henri Matisse, 20. yüzyılın en önemli ressamlarından biri. 1869 yılında Fransa'nın kuzeyinde, Le Cateau-Cambrésis’de doğdu. Hayali hukukçu olmaktı. Paris'te hukuk okudu. Ancak yirmi yaşında rahatsızlandığında bir süre yatmak zorunda kaldı. Annesi, hastalık sürecinde sıkıntısını hafifletmesi için ona resim malzemeleri aldı. Resme karşı bir ilgisi olmadığı halde resim yapmak onu daha önce hiç olmadığı kadar mutlu etmişti. Hayatının kırılma noktası diyebiliriz. Hukuk alanındaki kariyerine son vererek tamamıyla resme yöneldi. 

Paris’e giderek Academie Julian’da William Bourgereau’nun sınıfına kaydoldu. Aynı zamanda kısa bir süre sonra, École des Arts Décoratifs’e yazıldı. 1895 yılında sınavı kazanarak Fransız sanatçı Gustave Moreau'nun öğrencisi oldu. 

Sabahtan öğleye kadar atölyede çalışıp öğleden sonra Louvre'a gider saatlerce resimleri seyredip resim yaparmış. Bu süreç on yıl aralıksız devam etmiş. Başarısını da bu şekilde çalışmasına borçluymuş.

Matisse, hayvanları, bitkileri, insanları, aklınıza gelebilecek her tür nesneyi inceleyerek, etüt yaparak resimlerini oluşturur. Ezbere asla yapmaz. “Ben, nesneleri değil, aralarındaki ilişkiyi boyuyorum,” der. Görüntüyü değil kavradığını, hissettiğini resmetmektedir. Doğal görünümü aktarmaya uğraşmaz. Etkiyi boyar. Sanatının anahtarı budur. Motif yaratan bir sanatçıdır aynı zamanda. Doğu minyatürlerinden çok şey öğrendiğini söyler.

Renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Modern Sanatın en büyük sanatçılarından biri olarak kabul edilir. İsmi, dönemin ünlü ressamları Picasso ve Kandinsky ile birlikte anılır.

Kansere yakalandığında doktorlar güneşli bir yerde yaşamasını tavsiye eder. Paris soğuktur. Matisse, Coulliore ve Korsika'ya gider ama en çok Nice'in güneşini ve özel ışığını sever.

1916’da Nice’e gelir. Bir süre otelde kalır, daha sonra ev tutar. “Her sabah bu ışığı tekrar göreceğimi anladığımda, mutluluğuma inanamadım. Nice’den ayrılmamaya karar verdim ve hayatımın çoğunu burada geçirdim,”der. Matisse, 1954 yılında Nice’de mide kanserinden vefat eder.

Bir gün yolunuz bu eşsiz sahillere düşerse gezinizin içine Matisse Müzesi’ni de dâhil etmeyi unutmayın. Kuşkusuz sanatın ışığı bambaşka bir boyut kazandıracaktır seyahatinize.

Gün batmak üzere. Ünlü ressamın sıra dışı renklerini arkamda bırakıp uçsuz bucaksız maviliklere doğru yol alıyorum. Kışı bu kadar güzelse kim bilir yazı nasıldır bu şehrin?

 

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
BENİAN ÇULHAOĞLU