Bir buçuk Mevlâna, bıçak
arası Mevlâna, Mevlâna kınası, Mevlâna çayı, Mevlâna şekerlemesi, Mevlâna
çikolatası, Mevlâna tarhanası, Mevlâna kahvesi ve daha ötesi Mevlevi votkası…
Müslümanların her
alanda kan kaybettiği özellikle de moralin yok olduğu fetret günlerinde Hazreti
Mevlâna’nın şiirleri adeta bir ab-ı hayat olmuş, onun şiirleri sayesinde
Müslümanlar benliklerini, şahsiyetlerini, keramet ve şerefli varlıklar
olduklarını hatırlamışlar, bu büyük velinin uyarıları, yeniden dirilişe vesile
olmuştu.
Düşünceleri Müslüman
olsun ya da olmasın yüzyıllardır tüm inanç kesimlerinde büyük yankı bulan, 66
yıllık ömründe insana ve insanın toplum içindeki ilişkilerine yönelik önemli
eserler bırakan Mevlâna Celaleddin, o engin İslam aydınlığı çerçevesinden
uzaklaştırılarak son yüzyılda özellikle son yıllarda karşımıza adeta ticari bir
meta olarak sunulmaya başlanmıştır. Bu tehlikeli durum Konya ve Türkiye
sınırlarını aşmış, Almanya, Hollanda, ABD gibi ülkeler başta olmak üzere yurt
dışında da aynı şekilde karşılık bulmuştur. Onun söylem ve kimliğine bütünüyle aykırı
kavramlar ve ürünler ile sanki onun dünya görüşünü yansıtılıyormuş gibi dikte
edilmeye başlanmıştır.
-
Kınası
bile var!
Bir buçuk Mevlâna, bıçak
arası Mevlâna, Mevlâna kınası, Mevlâna çayı, Mevlâna şekerlemesi, Mevlâna
çikolatası, Mevlâna tarhanası, Mevlâna kahvesi ve daha sayamadığımız onlarca
tüketim malzemesi. Bunlar Hazreti Pir’in yiyecek-içecek sektöründe istismar
edildiği ürünlerden sadece birkaçı.
Diğer yandan Mevlâna ve semazen görselli sigara kül tablaları, duvar
halıları, alkol bazlı kolonya şişeleri, milli piyango biletleri, banka
promosyonlarındaki görselleri, Mevlâna oyun havaları adlı plaklar, çay tepsisi
ve tabakları, kalemler, kol düğmeleri, kolyeler, çakmaklar, çay tabakları…
Doğal olarak Konya’ya
gelen ziyaretçiler bu şehrin kültürü ve değerlerini yansıtan hediyelikler almak
isteyecektir. Ancak dünyanın birçok ülkesinde binlerce kişinin Pir’in düşüncelerinden
etkilenerek İslam ile şereflendiği büyük mutasavvıf bu kadar basit bir şekilde
günübirlik kazançlar uğruna heba edilemez.
Hazreti Pirin vefatının
üzerinden 751 yıl geçmesine rağmen henüz onun doğru anlaşılmadığına en azından
bazı Konyalıların onu yanlış yorumladığına çeşitli vesilelerle şahit oluyoruz.
Türk ve İslam âleminin en büyük mutasavvıflarından olan düşünce ve öğütleriyle
yüzyıllardır nesillere Kur’an ve Hazreti Peygamberin ışığını aktaran Mevlâna
Celaleddin-i Rumi’nin bu vasıflarından uzaklaştırıldığını özellikle ticari
alanda önümüze bilinenin tam aksi bir anlayışla sevenlerine sunuluyor maalesef.
-
Rumi’li
Votka
Hollanda’nın Lahey
kentinde Mevlâna Celaleddin Rumi’ye atfen ‘Rumi’ marka votka üreten Afgan
asıllı Ofran Badakhani, votka ile ‘Fars kökenli düşünür ve şair’ Mevlâna
Celaleddin Rumi’yi “Onurlandırma” amacında olduğu hezeyanında bulunmuştu. Akabinde
sözde bu onurlandırmaya Türkiye’den ve Konya’dan da tepkiler gecikmedi. Konya
Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Twitter hesabından, Rumi marka
votka konusunda gerekli girişimleri yapacaklarını ifade ederek; “Hollanda’da
“Rumi” ismiyle üretilen alkollü içecek hususunda gerekli girişimleri yapacağız.
Hazreti Mevlâna sadece Konya’mızın değil ülkemizin ve Dünya’nın önemli bir
değeridir. Bu değeri korumak bizim önceliğimizdir.” Paylaşımında bulunmuştu. Altay
daha sonra, “2,5 milyon Konyalı adına” Hollanda makamlarına bir mektup
gönderdi. Hollanda’nın De Telegraaf gazetesine göre Altay, “Ayrılıkçı ve
kışkırtıcı” olarak tanımladığı girişime tepki göstererek, Hollandalı
yetkililerden Rumi marka votkanın satışını durdurmasını istedi. Tepkiler
sonucunda bugün bu marka üretilmiyor.
Hazreti
Pîr’in ‘Sevgiliye kavuşma günüm’ dediği vefat yıl dönümü yüzyıllar boyunca
uygulanmış ancak 1955’te UNESCO tarafından 17 Aralık Mevlâna Celaleddin’in
vefat yıl dönümü olarak belirleninceye kadar yetkililerce unutulmuştu.
Büyük mutasavvıf “Canım
tenimde oldukça Kuran’ın kölesiyim. Ben Hakk’ın seçkin peygamberi Muhammed’in
yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse ona çok
üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım” demiş, sohbet ve vaazlarında hem de
bütün eserlerinde Allah’a ve Hazreti Muhammed’e sevgisini anlatmıştır.
Birçok kez tasavvuf
ehli yazar ve akademisyenin dile getirdiği ‘Hazreti Mevlana’nın özünden
uzaklaştırılma’ çabalarının (dünya insanlığınca sevilen büyük İslam Âlimi Hz. Mevlana’nın
gerek içerde gerekse dışarıdaki belli odaklarca gözden ve gönülde düşürme
gayretlerinin) bu ticarileştirme faaliyetlerinin devamı olduğu açıktır.
Bu duruma sadece bu
konuda duyarlı insanların tepki göstermesi ya da dillendirmesi yetmemektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman
Bakanlığı gibi ilgili bakanlıklar ve diğer ilgili kurumların bu konuda gerekli
tedbir ve önlemleri acilen almak durumundadır. Bu şekilde kültür değerlerimizin
sıradanlaştırılıp yok edilmesinin önüne geçilmelidir.
Mevlâna
Celaleddin Rumi Kimdir?
Batı’da ‘Anadolulu’
anlamına gelen ‘Rumi’ olarak bilinen Hazreti Mevlâna, 30 Eylül 1207’de
günümüzde Afganistan’ın kuzeyindeki Belh şehrinde dünyaya geldi. Asıl ismi
Celaleddin Muhammed olan büyük düşünürün babası Sultanü’l-Ulema Bahaeddin Veled’tir.
Konya’ya gelene dek
Mekke, Medine, Şam, Erzincan, Anadolu’nun muhtelif şehirleri ve son olarak da
Karaman’da bir süre yaşayan Mevlâna Celaleddin, 18 yaşındayken Karaman’da
Gevher Hatun ile evlendi. Aldığı örnek eğitim, edindiği sağlam ilim, dinmek
bilmeyen aşkı, topluma büyük bir sevgi, engin bir dünya görüşü olarak yansıdı. Yaşamını
“Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetleyen Hazreti Mevlâna, 17 Aralık
1273'te bir pazar günü ‘Sevgilisi’ne kavuştu. Onun için ölüm, aşka ve sevgiliye
kavuşmaktı. Bu nedenle öldüğü gün yüzyıllardır “düğün gecesi” anlamına gelen
‘Şeb-i Arus’ adıyla anılıyor.
Yazı Ve Fotoğraf
Yazı: Hüseyin Kanber Fotoğraf: Konya Kadim antik Sahaf