GÖZLERİNİZE İNANAMAYACAĞINIZ BİR KOLEKSİYON

Lyon, Fransa gezimin Paris’ten sonraki ikinci durağıydı. Hakkında pek çok şey işittiğim bu şehri yıllardır görmek istemiştim.

Lyon, başkentten sonra en çok turist çeken şehirlerden biri. Bu hiç de şaşırtıcı değil,  Fransa'nın en eski şehirlerinden biri ve en büyük ikinci şehri olmasının etkisi büyük olsa gerek. Aynı zamanda gurme başkenti olarak tanınıyor. 

Fourvière tepesinin eteğinde 24 hektarın üzerinde uzanan Eski Lyon, Venedik ile birlikte Avrupa'nın en büyük Rönesans semtlerinden biri olup UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alıyor. 

Şehri gezerken bir müze tutkunu olarak yolumu Avrupa’da türünün tek örneği olan Minyatür ve Sinema Müzesi’ne düşürdüm. 1960’lardan günümüze efsanevi filmler arasında bir gezintiye çıktım.

Günümüzde Lyon'un kalbinde ideal bir konuma sahip müzeyi ziyaret edenler film stüdyosu sanatçılarının olağanüstü yetenekleriyle tanışıyor. Müzedeki her eser, bizzat yerinde çekilmiş yüzlerce fotoğrafa ve son derece detaylı ölçümlere dayanarak inşa edilmiş. Mükemmel bir ölçeklendirme ve üstün yetenekli kişilerce aylarca süren çalışmaların ardından ortaya çıkmış.

Her şey dijital olmadan önceki döneme ilişkin. Kostümler, film dekorları, maskeler, uzuvlar, animatronikler, robotlar ve her türden canavarların yer aldığı büyülü bir dünyayla tanışıyorsunuz. 60'ların filmlerinden, Gremlins, Jurassic Park gibi çağdaş gişe rekorları kıran filmlere sinemanın ruhunu hissediyorsunuz.

Silikon ve reçine malzemelerinin ileri teknoloji ile birleşmesi  ve üstün yetenekli sanatçıların yaratıcılığıyla mucize görüntüler karşınıza çıkıyor. Dilerseniz Mars’a, dilerseniz yanardağın derinliklerine, dilerseniz de bir insan vücudunda yolculuğa çıkabiliyorsunuz.

Oyuncular için kostümler tasarlayan yetenekli eller, dünyevi yaratıkları şekillendiren sihirli parmaklar, oyuncuların yüzlerini değiştiren, ya da güzelleştiren makyaj ve protez sanatçıları, hayalî sokaklar, kaleler ve gemiler inşa eden marangozlar, dekoratörler, robotik hayvan tasarımcılar, heykeltıraşlar, özel efekt modelleyicileri, ateşli silah replika sanatçılarının sinemaya büyük bir değer kattıklarına tanık oluyorsunuz.

 Dünyaca tanınmış film stüdyolarından özel efekt uzmanları, restorasyon uzmanları danışmak amacıyla buraya geliyorlar. Müze sinematografik mirasın korunmasına yardımcı oluyor.

Müzede farklı milletten 30 minyatür sanatçısının eserlerinden oluşan “Dünyanın Meslekleri” koleksiyonu “Vay canına!” dedirtiyor. Var olan hemen her türlü mesleği üretmişler. Sadece daha küçük olarak.

Uzmanlar enstrüman yapımından ahşap işçiliğine, ince cam işçiliğinden dikişe, demircilikten ayakkabıcılığa kadar inanılmaz el becerilerini 1000'den fazla farklı nesne yapmak için kullanmışlar. Bütün nesnelerde zarafet ve uzmanlık bir arada yer alıyor. Koleksiyon, yediden yetmişe tüm ziyaretçiler için keyif verici nitelikte.

Müzenin kurucusu, Dan Ohlmann, 20 yaşından itibaren ahşap işçisi, bir nevi heykeltıraş olarak eğitim görmüş, aynı zamanda bir iç mimar ve tasarımcı. 

1980'lerde tiyatro ve opera prodüksiyonları için setler hazırlamaya başlamış. Bu çalışmalar bir süre sonra onda minyatür sahneler yaratma tutkusuna dönüşmüş.

1984 yılında ilk minyatür mobilya koleksiyonunu hazırlamış. Koleksiyonu 1986'da medyanın ve halkın yoğun ilgisini ilgi odağı haline gelmiş. Dan Ohlmann, 5 günde 25.000 ziyaretçiyi ağırlayan ilk Uluslararası Minyatür Festivali'nin sanatsal organizatörü ve kurucu ortağı olmuş. Ardından Fransa'da, Avrupa'da, Amerika’da ve hatta Japonya'da birkaç kez sunulan “Dan Ohlmann'ın Minyatürleri” başlıklı kendi gezici sergisini açmış.

1989'da minyatürlerle dolu üç kamyonu ile iki haftalık bir sergi için Lyon'a gelmiş. Şehre görür görmez âşık olan Ohlmann, ilk müzesini “Palais de la Miniature” adı ile Vieux Lyon'da, şehrin eski bölgesinde kurmuş. Günlerini stüdyoda, koleksiyonunu genişletmek için yeni minyatür sahneler yaratarak geçirmeye başlamış.

2003 yılında, minyatür dünyasında tanınan İsviçreli bir koleksiyoner, küçük aile müzesini birinci sınıf bir cazibe merkezine dönüştürmesine yardım etmeyi teklif etmiş. Yeni patronunun sanata olan desteği ve tutkusu sayesinde müzeyi 16. yüzyıldan kalma büyük bir bina olan ve daha sonra satın aldığı UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Maison des Avocats'a taşımış. 2005 yılında yeni müzesi “Musée Miniature et Cinéma” olarak kapılarını açmış.

Minyatür sanatçıları Musée Miniature et Cinéma'da yer alan atölyelerinde çalışıyorlar. Bu atölyeler, açık hava etkinlikleri haricinde halka açık değil, çünkü sanatçıların çalışmaları aşırı konsantrasyon gerektiriyor.

Zaman zaman modelleme okullarından öğrenciler veya geçici stajyerler müzenin atölyelerine çırak olarak geliyorlar. Minyatür sanatının son derece uzmanlaşmış mesleğini öğrenmek için Dan Ohlmann ile birlikte çalışırken, çeşitli projelerde yer alıyorlar. 

Dünyanın her yerinden minyatür sanatçılarının zaman zaman bir araya geldiği, minyatür ve sinema sanatı ile dopdolu bir yer burası. Müzenin bir satın alma fonu var. Böylece her yıl Fransa'dan ve yurtdışından pek çok minyatür sanatçısı koleksiyon için yeni parçalar yaratıyor.

Müzenin iki amacı var: Birincisi ünlü oyuncu ve yönetmenlerin gölgesinde çalışan kostüm tasarımcıları, protez ve makyaj sanatçıları, özel efekt uzmanları,  gibi stüdyo sanatçılarının olağanüstü yeteneklerini halka tanıtmak.

İkinci amacı ise, film stüdyoları, film müzeleri, yönetmen ve koleksiyonerlere, zamanla kırılan, bozulan film dekorlarına yeni bir soluk getirebilecek bir restorasyon atölyesi sunmak.

Misyonu ise ziyaretçilerin sinemaya âşık olmalarını sağlamak. Bunu fazlasıyla başarıyorlar.

 

Yazı Ve Fotoğraf
Benian Çulhaoğlu