
Akçaabat,
adını beyaz kavaklardan aldığı rivayet edilen, tarihi evleri, yapıları,
büyüleyen ve sıhhat bahşeden yaylaları, nasırı insanlarının konuksever
kalplerinde misafir edilen Trabzon’un en güzel kasabası, büyüleyici bir mekân.
Uzun yol yorgunluğunu biraz olsun hafifletebilmek adına pırıl pırıl denizinin
kenarında tavşan kanı çayınızı yudumlayacağınız tarihi bir mekan. Denizinin
kenarına oturup yunusların oynaşmasını, balıkların havada raks edişinin
büyüsünde zamanın akışını unutursunuz. Zamanın ilerlediğini, su gibi akıp
gittiğini bedeninizdeki açlık sinyalleri size hatırlatır. Daha önce duymamış
iseniz şehrin etrafındaki köfteci dükkanlarının kalabalık oluşundan anlarsınız
popüler yiyeceğin burada köfte olduğunu. Soluğu alırsınız en yakın köfteci
lokantasında.
Köftenin
Orta Asya ve Mezopotamya halklarına kadar uzanan bir asalete sahip olduğunu öğrenirsiniz. Merakınıza esir düşer kütüphanelerde
ararsınız bu asaletin ayak izlerini. Orta Asya’nın binlerce yazıtının birisinde
ezik et anlamında “Kueffettue” den bir ad sizi buyur eder gizemli lezzetine.
Alıp getirir sizleri Hun Türklerinin mağrur sofrasına.
Etin
ve baharatın, sarımsağın oluşturduğu bir lezzet kokteyli damağınızda Akçaabat
köftesiyle ölümsüz bir tat bırakır. Kırda, bayırda, dere kenarında lezzet
pınarından kana kana yudumlarsınız bu lezzeti. Bazen lüks lokantalarda
erdemleşir, düğünlerde kutsallaşır Akçaabat köftesi. Karadeniz’in huzur veren
uhrevi havasını lezzet olarak serper dudaklarınıza hoyratça.
1726
yılında Üsküdar'da Bolulu Mehmet Usta'nın lokantasında soğan, acuka ve pişmiş
biber ile birlikte verilerek satılan yiyecek olarak karşımıza çıkan bu leziz
yiyeceği Akçaabat’ta Cumhuriyetin ilk yıllarında Akçaabat’ın Orta Caddesine, meşhur Yoğurt Pazarında ki Küçük, ahşap çatılı dükkanda
Pirali adıyla tadarız. Anadolu’nun bir kasaba dükkânında önce Karadeniz, daha
sonra dünya insanlarının damak zevkine dönüştürüldüğünü öğrenirsiniz. Söz
konusu bu küçük sokağın her iki ucunda Harakali Ali Çolak ve Eşref Usta’ya ait kasap dükkanlarında
başlatılan bu lezzet serüveninin kısa bir süre sonra inanılmaz bir hızla
sektörleşerek dünyaca şöhret olduğunu duyunca artık ızgara üzerinde sihirli
şekilde dumanlanan Akçaabat köftesinden pişmesini beklemeye tahammül edemez bir
tane ekmek arası yapar tadarsınız.
Bu anlatıları duydukça daha
da dikkat kesilirsiniz. Derinlemesine bilgi edinmek istersiniz bu lezzet ile
ilgili. İlk dönemlerde Belediye Mezbahasında çalışan ve Orta Cadde üzerinde
karşılıklı iki kasap dükkanları bulunan Temel ve Ethem Çolakoğullarının, odun
ile çalışan kasaba fırınlarından aldıkları kömürler ile pişirilerek ayaküstü
ekmek arasında servis edilmeye başlandığına dair öykü ile tanış olursunuz. Bu öyküde
ayaküstü tüketilen Akçaabat Köftesi’ni ilk defa masa servisine ve lokanta
usulüne.1957 yılında Ethem çolağın çıraklarından Pirali Altun tarafından
yerleşik lokanta düzeyinde servis edilmeye başlandığını duyarsınız.
Dört hasır sandalye ve küçük
bir tahta masa ile başlatılan bu serüven kısa bir sure sonra ünlü şarkıcılarımızdan
Barış Manço’nun bir TRT belgeseli çekiminde kameraya konuk olup, Türkiye
geneline ulaşan bir şöhreti yakaladığını öğrenirsiniz. Böylece köfte ustası
Pirali’nin dükkanı devlet büyüklerinin kulağına kadar gider ve onlarında damak
merakına dönüşür. Bu mütevazi dükkan artık bir dönemlerin Başbakan Adnan
Menderes başta olmak üzere pek çok devlet büyüğümüzün, önemli misafir ve
sanatçıların uğrak mekanına dönüştüğünü merakla dinlersiniz.
Bu şöhret haklı olarak
Akçaabat’ın önemli ekonomik girdisini sağlayan bir hal alırken, aynı zamanda da
Akçaabat’ın Türkiye genelinde tanınmasını da sağlayarak turizm yönünden önemli
bir katkı sağlar. Her gün köfteci dükkanlarına bir yenisi eklenerek başta
Trabzon ve Akçaabat olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafında Akçaabat Köftesi
lokantası açılır. Öyle ki, 25 bin nüfuslu Trabzon’un bu şirin kazasında
günümüzde yüzden fazla köfteci dükkanı bulunmaktadır.
Geniş kitleler tarafından
beğeni gören Akçaabat köftesinin haklı şöhreti resmi olarak Akçaabat Belediyesi
tarafından sahiplenilerek uluslararası düzeyde tanıtılması için her yıl Ağustos
ayının belirli gününde Akçaabat’ta geniş katılımlı uluslararası bir de festival
düzenlenmektedir.
Seksen yıldan fazla bir özgeçmişe sahip olan Akçaabat
köftesi usta envanterini merakla karıştırıldığında bu köfte mazisinin Harakali
(Ali Çolak) ve Eşref Ustanın (Eşref Bal), Cenikli Mustafa (Yılmaz) Recep Durna,
Bahriyeli Ahmet Serdar, Abdullah Komar, Pirali Altun, Temel Kolot,
Çolakoğulları ve Abdullah Komarı, Nihat Aydın, Kalkışım Kardeşler (Cemilusta)
ve benzeri ustalar ile hayat bulduğunu görüp onlar ile tarihe tanıklık
edersiniz.
Türkiye'ye adını duyuran Akçaabat Köftesi ülkemizde
bilinmekte olan diğer köftelerden oldukça farklı ve ayrıcalıklıdır. Maharetli
ustalar tarafından yörenin otuyla beslenmiş ineklerin özenle seçilen etlerinin
döş, kol ve gerdanıyla bunların karışımından oluşan, sinir ve ekstra yağ
bulunmayan etlerinden kıyılarak yoğrulan ve bir gün dolapta bekletildikten
sonra mangal ızgarasında pişirilip, servis yapılan Meşhur Akçaabat köftesinin
damak tadı cezp edici tat ve özelliği ile farklılık gösterir. Hatta eskilerden köftelik yetiştirilen
hayvanların otlaklarına lezzetli olması adına kalın tuz serpilirmiş. İşin püf
noktasının köfte için kullanılan etlerin sadece Akçaabat yayla ve meralarında
beslenen hayvanlardan elde edildiğini duyunca biraz daha hayrete düşersiniz.
Sürekli artan heyecanınız
tetiklediği adrenaliniz karşısında sıkılganlığınızı bir kenara bırakarak
ustadan bu işin püf noktalarını öğrenmek istediğinizde köfte yapılışı ile
ilgili şu bilgilere ulaşırsınız: Dana ya
da Öküz'ün ön kol etleri, bir miktar kaburga eti (döş), işkembe yağı ve böbrek yağı
gerekli temizlik ve ayrışımlar yapıldıktan sonra karışım harmanlanarak kıyma
makinesinin normal kafesli olmak kaydıyla makine başında kıyıma geçilir.
Yapılacak kıyımın miktarına göre belirli miktarda sarımsak ve ekmek ile çekime
başlanır. Ekmek köftelik etin bir birine yapışmaması ve bir araya kaynaşmasını
sağlamak adına kıyma ete katılır. Fazla veya az katılan ekmek köftenin damak
tadını bozacağında bu katışımın belirli gramajda yapılmasına azami dikkat
gösterilir. Çekim olayı bittikten sonra çekilen kıyma makine önünde
harmanlanarak ve tuzu atılarak yoğrulmaya başlanır. Bu yoğurma esnasında fazla
veya az yoğrulma sağlıklı olmayabilir, normal kıvamı verildikten sonra rulolar
haline getirilir ve normal gramajlarda kesime başlanır. Kesilen köfteler avuç içerisinde
yuvarlanarak bastırılmış olarak düzgün bir şekilde tepsilere dizilir. İki veya
üç sıra olan tepsiler dinlendirilmek üzere soğuk hava depolarına yerleştirilir.
Dinlendirildikten sonra pişirmeye hazır bir konuma getirilir.
Bu tarif çok kolay göründüğünden evinizde bunu
denediğinizde ciddi bir hayal kırıklığı ile karşılaşırsanız şaşırmayın zira
yurdumuzun değişik yerlerinde köfte yapılmasına karşın Akçaabat Köftesi’nin bu
kadar tutulması, ayrıcalıklı ve meşhur olması ustalarımızın mahareti yanında bölgemizde
yetiştirilen ve doğal şartlarda beslenen hayvanların etinden de kaynaklandığı
bir gerçektir.
Her değerli şeyin korunmasındaki güçlüğü Akçaabat
köftesinde de görürsünüz. Türkiye çapında üne sahip olan ve ülkemizin her
tarafında karşımıza çıkabilen Akçaabat Köftesi’nin kalite bazında bozulmaması
için, bu işin ehil, maharetli ustalar tarafından doğal şartlarda beslenmiş
ineklerin döş, kol ve gerdanıyla bunların karışımından elde edilen sinir ve
ekstra yağ bulunmayan etlerinden köfte yapılmaktadır. Akçaabat köftecileri
Türkiye genelinde kooperatifleşerek kalitenin korunmasına yönelik
çalışmalarında sürdürüldüğü duyumuna ulaştığınızda rahatlarsınız.
Akçaabat köftesinin pişirilmesinde de bazı inceliklere
dikkat edilmelidir. Akçaabat Köftesi'nin bir özelliği de pişirilme yerinin
standartlara uygun olmasıdır. Bu standartlar belirli ölçülerde ocaklar olup bu
ocakların yanabilmesi için odun kömürü kullanılmaktadır. Ocak yanmaya
başladıktan sonra hazır olan köftelerin ızgaraya sıralanabilmesi için önce ızgara
tel fırçası ile silinir belirli bir miktar böbrek yağı ile silinir ve belirli
sıralarda köfte ızgaraya serilmeye başlanır. Serilen köftelerin takip edilmesi
kaydıyla çevrilerek pişirilme olayı gerçekleştirilir ve servise hazır vaziyete
getirilir.
Köylüsünden kentlisine, işçisinden memuruna,
bürokratından devlet adamlarının sofrasında onurlu bir yere sahip olan Akçaabat
köftesinin lezzeti tadanları büyüler. Yolunuz bu istikamete düştüğünde sizlerde
bu yüz yıllık damak zevkini yaşar, gözünüz arkada kalmasın diye belki yolda
mangal yapma olanağı varsa mutlaka bir miktar pişmemiş Akçaabat köftesi almayı
ihmal etmezsiniz. Bu tarafa yolu düşenlere Akçaabat köftesinin gönüllü
temsilcisi gibi Akçaabat köftesini tatmaları tavsiyesinde bulunursunuz. Bunca bilgiden sonra bize yiyenlere afiyet
olsun demek düşer…
Yazı Ve Fotoğraf
Enver Uzun - A. Alp Bölükbaşı - Dr. Enver Uzun