
Bir ada ülkesi uzaklardan sürekli bana göz kırpıyor, çağırıyor ve nihayet 20 Temmuz 2016 tarihinde bu ilginç yeni ülkeye doğru yola çıkıyorum. Bu yolculuğu altı ay önce planlamıştım. Başkent Dili’ye en rahat ve en ucuz ulaşmak sadece Bali’den mümkün. Dili, Avustralya’nın kuzeyindeki Darwin’e sadece bir saat uçuş mesafesinde ama ne yazık ki Airnorth Hava Yolları tek yön uçuş için 800 USD fiyat biçmiş. İnanılır gibi değil. Oysa ucuz olsa Avustralya’da Timor’a çok sayıda ziyaretçi gelir.
Timor Adası’nın batı kısmı Endonezya’nın, diğer yarısı ise Doğu Timor. İstanbul’dan 12 saatlik uçuşundan sonra Bali’de bir otelde konaklıyorum. Sabah Dili‘ye uçmak üzere hava alanına gidiyorum. Sürekli rötar sonrası pasaport kontrolünden geçip uçağa biniyorum. 1 Saat 45 dakika sonra Timor adasını pencereden görüyorum. Uçağımız iniyor ve ben pasaport kontrolünden zorlanmadan geçiyorum. Vize almama bile gerek kalmıyor. (Vize 30 USD)
Havalimanında bekleyen taksi şoförleri birer cindir. Hemen aldatırlar. Onun için ya taksimetreyi açtıracak, yada sağdan soldan normal ücreti öğrenip pazarlık edeceksiniz. Otelim kent merkezinde, odada hiç lüks aramıyorum. Kendimi hemen sokaklara, yaşamın içine atıyorum.
Portekizliler Timor Adasın’a gelmeden önce, adada 60 ufak krallık bulunuyormuş. Portekizler 500 yıllık hâkimiyetleri sırasında, çok kıymetli sandal ağaçlarını kesmişler. Ada halkı Portekizce öğrenmiş, üstüne bir güzelde Hıristiyan olmuş. Portekiz aldığı bir kararla tüm sömürgelerini terk etti. (Angola, Mozambik, Cape Verde,Gine Bissau,Makao gibi) Bugün adada Portekizlerden kalma kale ve kiliselere rastlanıyor. Ancak Portekizlilerin 7 Aralık 1975’de adadan ayrılmasının ardından General Suharto komutasında binlerce Endonezyalı asker adayı işgal etti. Timor halkı ise dağlarda gerilla direnişi başlattı. Direnişin ilk 4 yılında adada 650 bin kişi hayatını kaybetti. Tam anlamıyla korkunç bir katliam yaşandı. Endonezya 1979 yılında adanın kontrolleri altına alındığını ilan etti. Ancak Xanana Gusmav liderliğinde direniş grupları tekrar organize edildi. Sonunda Avusturalya ve Hıristiyan batı dünyasının Endonezya’ ya yaptığı baskılar sonucunda 30 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen referandum ile ada halk bağımsızlığını oyladı.
Başken Dili bir bölümü ağaçlandırılıp düzenlenen kıyı boyunca kurulmuş derli toplu bir yerleşim alanı. Kıyıda serin havada yürümek çok hoş oluyor. Kentin sembolü 1996 yılında dağın tepesine yerleştirilmiş, 27 metre yüksekliğindeki “İsa Heykeli” Heykele 588 basamakla ulaşılabiliyor. Tepede çay bile içebilirsiniz, Heykelin Rio’da ki heykelden sonra dünyada büyüklükte 2. sırada olduğu söyleniyor. Dağın iki yanında doğal plajlar yer alıyor. Timor halkının ürettiği tahta oyma, doğal boyalarla hazırlanan giysiler, gümüş, hasır gibi el sanatlarını Tais pazarında bulmanız mümkün. Tropikal iklim olduğu için, Temmuzda bile saat 19 gibi karanlık aniden çöküyor
Bir motor kiralayıp Atauro Adasına bir kaçamak yapmanızı öneririm. Ekosistemin henüz bozulmadığı adaya motorla bir saatte ulaşmanız mümkün. Başkent Dili’de halkın Endonezya’ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini fotoğraflar ve görsel malzemelerle anlatan birde müze var. Adı ‘Direniş Müzesi’ (Resistance Museum) hemen üniversitenin yanında, yeni modern bir yapı. Santa Cruz Mezarlığında ise yaşanan katliamın ispatı olarak konuklara gösteriliyor.
Kısa Kısa Doğu Timor…
Yazı Ve Fotoğraf
Prof..Dr. Orhan KURAL