Cezeri (1136 – 1233)

Mühendislik alanında ter­minolojik çalışmaların en önemlileri ünlü Türk mühendis Cezeri tarafından gerçekleştirilmiştir. Cezeri’nin mühendislik alanında yapmış olduğu araçlar çok dikkat çekici ve teknoloji tarihi açısından çok önemlidir. Cezeri, kendi kendine çalışan ve duran bir takım otomatlar yapmıştır. Onun yaptığı çalışmaların ilk robot örnekleri olduğu söylenmektedir. Sibernetik alanının kurucusu olduğu kabul edilmektedir.

Cezerî 13. yüzyılda Anadolu’da yaşamıştır. Mezo­potamyalı, eski deyimi ile Cezîreli veya Cizrelidir. 1136 yılında doğmuş ve 1233 yılında hayata gözlerini yummuştur. Hayatına ilişkin olarak kitabının girişinde söylediklerinin dı­şında hiç bir bilgiye sahip değiliz. Kitabından öğrendiğimize göre, 1181’den başlamak üzere yirmi beş yıl boyunca Di­yarbakır Sultanı Sukmân bin Artuk‘un, daha önce de babasının ve kardeşinin hizmetinde bulunmuş ve Sukmân bin Artuk‘un isteği üzerine “Makina Yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar” adlı bir yapıt kaleme almıştır. Cezerî bu kitabında 50 aracın ayrıntılı tasarımını verir. Bu araçların 6'sı su saati, 4'ü mumlu saati, 6'sı ibrik, 7'si içki partilerinde eğlence amaçlı kullanılan çeşitli otomatlar, 3'ü abdest almak için kullanılan otomat, 4'ü kan alma teknesi, 6'sı fıskiye, 4'ü kendinden ses çıkaran araç, 5'i suyu yukarı çıkartan araç, 2'si kilit, 1'i açıölçer, 1'i kayık su saati ve Amid kentinin kapısıdır.

Cezerî’nin bu eseri incelendiğinde Antik Yunan’dan beri bilinen prensipleri kullanmak ve geliştirmek suretiyle çeşitli araçlar yaptığı görülmektedir. Bu prensipler, hava, boşluk ve denge prensipleridir. Hava ve atmosferin özellikleri çok eskiden beri insanların ilgisini çekmiş ve yapılan çalışmalar sonucunda ulaşılan kuramsal bil­giler sayesinde olağanüstü araçlar üretilmiştir. Mekanik araçların inşasında hava ve boşluk kadar, denge de temel prensipler­den birini oluşturmuştur.

Gerek Antik Yunan’da gerekse İslâm Dünyası’nda teorik ve pratik alandaki bu ça­lışmalar Cezerî ile birlikte doruk noktasına ulaşmıştır. Cezerî, hava ve boşluğa ilişkin kuramsal bilgi vermez, ancak araç yapımındaki ustalığı konuyu ne kadar ayrıntılı bildiğini göstermektedir.

Cezerî, denge prensibini kullanmak suretiyle olağanüstü çeşitli araçlar yapmış, özellikle su ve mum kullanmak suretiyle denge prensibini uygulayarak çok hassas kefeler yapmıştır.

Denge prensibinin kullanıldığı en önemli araçlar fıskiyelerdir. Karmaşık yapıya sahip fıskiyeler Musa Kardeşlere kadar yapılmamıştır. Cezerî, fıskiyeleri daha da geliştirmiştir. Zamanına kadar teknik olarak Cezerî’nin fıskiyeleri kadar mükemmel fıskiyeler çok azdır. Cezerî’nin yaptığı fıskiyeler, prensip olarak Musa Kardeşlerin fıskiyelerine benzemesine karşın teknik olarak daha üstündür.

Cezerî’nin yaptığı araçlar içerisinde en önemlisi otomatlardır. Otomat tarihi çok eskilere uzanır.  Eski Mısır mezarlarında bulunan, kolları hareket eden bebekler bu alandaki ilk çalışmalardır. Daha karmaşık olanlarına Antik Yunan’da rastlanır. Bu tip çalışmalar İslâm Dünyası’nda da sürdürülmüştür. Ancak otomat çalışmaları Cezerî ile en üst seviyeye ulaşmıştır. Cezerî, kitabında çeşitli otomat örnekleri verir. Mesela su saatleri bu örnekler arasındadır ve teknoloji tarihi açısından önemlidir. Cezerî bu tür saatleri oldukça ayrıntılı bir biçimde hassas yapmış ve betimlemiştir. Ayrıca ayrıntılı olarak mekanizmaların yapımını vermiştir. Fil su saati bu alanda Cezerî’nin en ünlü aracıdır. Bu önemli mekanizmanın detaylarıyla ilgili aşağıda bilgilendirme yapılacaktır.

Otomat yapımı açısından ilginç olan ve Cezerî’ye kadar karşılaşılmayan bir diğer grup ise mumlu saatlerdir. Sınaât el-Hiyel’de dört adet mumlu saat tasviri yer alır. Cezerî’nin otomat çalışmaları arasında, hastadan alınan kanın miktarını ölçen kan alma tekneleri de yer alır. Kan alma teknelerine ilişkin Cezerî’den önce herhangi bir kayda rastlanma­maktadır.

Cezerî’yi otomat tarihi açısından önemli kılan bir başka yön ise ilk defa robot diyebileceğimiz araçlara ilişkin çalışmalar yapmasıdır. “Abdest almak için su döken çocuk” adını verdiği otomat buna en iyi örnektir.

Cezerî’nin önemli başarılarından birisi de Artuklu Sarayı’na yaptığı kapıdır. Bu kapı 4 metre yüksekliğinde ve 1,5 metre eninde dökme pirinçten yapılmış iki kanatlı bir kapıdır. Kapının orta kısmı altıgen ve sekizgen yıldız mo­tiflerinden oluşan kafes biçimindedir. Kanadın üst kısmında pirinç bir levha ve onun üzerinde de dökme pirinçten, olağanüstü bir işçilik ürünü olan sağlam bir yağmurluk vardır. Kapının bü­tün çevresi süslenmiş bir pirinç şeritle çevrilmiştir. Kapama kısmı zarif bir sütun biçi­mindedir.

Cezerî, ilk önce kafesi nasıl doldurduğunu anla­tır. Altıgen yıldız, sekizgen yıldız, badem ve eyer biçiminde tahtadan dört tane kalıp kesilir; dört parmak uzunluğunda, başları yassı olmayan, üst kısımlarında bir hurma çekirdeği biçiminde fazlalıklar bulunan demir çiviler yapılır.

Cezerî, kapının her parçasının ayrıntılı olarak tasvirini vermediğini, geri ka­lanları sanatkârın el becerisine bıraktığını söyler; bu pirinç kapının masif bir kapı üzerine monte edildiğinden söz etmiş olmasa da, döküm sırasında kapının arka­sında hazırladığı çivilerden, onun masif bir kapı üzerine çakılmış olduğu sonucunu çıkarmak kolaydır.

Modern dökme yönteminde, kalıbın oynamaması ve maden eriyiğinin homojen olması, yani içinde gaz kabarcıklarının kalmaması için, kalıbın üstü kum ile kapanır ve maden eriyiği bir taraftaki kanaldan kalıbın içine dökülür, diğer uç açık bırakılmak suretiyle gazların çıkması sağlanır. Cezerî’nin bu tekniği kullandığı ve dökme sanayinin bu dönemde çok ge­lişmiş olduğu görülmektedir.

Cezerî’nin Yaptığı Otomat Örnekleri

Otomat çalışmaları Cezerî’nin en önemli çalışmalarıdır. Cezerî, kitabında çeşitli otomat örnekleri verir. Bunlardan bazıları, suyu belirli zamanlarda döken araçlar, su saatleri, mumlu saatler, alınan kan miktarını ölçen araçlardır.

 

Abdest Almak İçin Su Döken Çocuk

Sağ elinde, tepesinde bir kuş bulunan ibrik, sol elinde havlu, ayna ve tarak bulunan bir otomattır. İbrikten su akar ve su ak­tığı sürece kuş öter. Suyun akması kesildi­ğinde çocuk sol elindeki tarağı, aynayı ve hav­luyu vermek üzere sol ko­lunu uzatır.

 

 

 

 

Fil Su Saati

Bu saat Cezerî'nin en ünlü aracıdır. Sırtında kare biçiminde bir kürsü, kürsünün köşelerindeki sütunlar üze­rinde bir hisar, hisarın üzerinde küçük bir kubbe, kubbenin üstünde de bir kuş bulu­nan bir fil şeklindedir. Hisarın filin başı yönündeki tarafında bir balkon, balkonda oturan bir adam, adamın sağında ve solunda iki şahin, balkonun sütunları arasında uzanan ve üzerine iki yılan sarılmış bir mil, kürsünün orta kısmında bir yarım küre ve üzerinde elinde kalem tutan bir kâtibin oturduğu platform, platform üzerinde 7,5 dereceye bölünmüş bir yay, filin boynuna oturmuş, sağ elinde balta sol elinde sopa tu­tan bir bakıcı ve filin boynunun iki yanında iki vazo bulunmaktadır.

Kâtibin kalemi yarım saatte 7,5 dereceye gelince, kuş öter, deliklerden birinin yarısı beyaza döner, balkonda oturan adam sağ tarafındaki şahinin ga­gasından elini kaldırır, sol elini sol tarafındaki şahinin gagası üstüne koyar. Sağındaki şahinin gagasından, sağdaki yılanın ağzına bir top düşer, yılan topu filin sağ omzundaki vazoya bırakır, filin seyisi balta ile filin başına hamlede bulunur, sopalı sol elini kaldırır ve filin başına vurur. Top filin göğsünden çıkar, karnında asılı bir çan üze­rine düşerek ses çıkarır, böylece yarım saatin geçtiği bildirilir. Kâtibin kalemi derece işaretlerinin dışına gelir. Bundan sonra aynı işlemler sol taraftaki şahin ve yılan için tekrarlanır. Bir delik tamamen beyazla örtülür. Bu anda bir saat geçmiştir.

 

Mumlu Saat

Araç, üzerinde pirinç kılıfı olan bir şamdandır. Kılıfın dibinde bir tünek üze­rinde, sırtı ve kafasının arkası kılıfa bitişik olan bir şahin vardır. Şahinin sağında, şam­danın kaidesi üzerindeki kürsüde, elinde kalem tutan bir kâtip yer alır. Başlangıçta kâ­tibin kalemi on beşe bölünmüş bir daire yayının dışında bulunur. Mum yakılır. Kâtibin kaleminin ucu ilk işaretin karşısına gelinceye kadar hareket eder. Kalem on beş dere­cenin sonuna ulaştığında şahinin gagasından şamdanın kaidesine bir top düşer. Bu durumda gecenin bir saatinin geçmiş olduğu bilinir.

 

Alınan Kan Miktarının Öğrenilebildiği Kan Teknesi

Araç, bir kaide üzerine yerleştirilmiş bir leğen biçi­mindedir. Teknenin ortasın­daki platform üzerinde ayakta duran bir keşiş yer almaktadır. Keşişin elinde bir asa vardır ve asanın ucu 1’den 120’ye kadar işaretlenmiş olan teknenin kenarına uzanmıştır. Araç kanı alınacak kişinin önüne yerleştirilir. Kan tekneye boşaltılır. 1 dirhemlik kan teknede toplandığında keşişin elindeki asa ilk işarete ulaşır. Kan miktarı arttığında keşiş asası ile birlikte kan miktarını göstermek üzere döner.

 

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
KÖŞE BUCAK DÜNYA DERGİSİ