Çatalhöyük’ün Atası Boncuklu Höyük

Hep merak etmişimdir, çok ama çok eski zamanları, bin yıl değil on bin yıllar öncesini, yazının ve daha birçok hayati unsurun bilinmediği ya da icat edilmediği zamanları ve o zamanların insanlarının nasıl yaşadığını, hayatlarını bireysel ve toplumsal manada nasıl idame ettirdiklerini…

 

Tarihe olan merakım zannımca hep bu tarz sorulara cevap aramamdan ileri geliyor. İnsanoğlunun dünya üzerinde var olduğu günden itibaren tarihin tüm aşamalarına; sadece muhteşem tarihi eserleri, yazıtları, abideleri ve sarayları, iz bırakan olayları değil on binlerce yılda değişen ve gelişen alışkanlıklarına da vakıf olmak isterim. Bizim için şu anda herhangi bir şeye erişmek ne kadar kolaysa o zamanlar da ne kadar meşakkatlidir kim bilir. Mesela ilkçağlarda yiyeceklerini nasıl elde ettiler? Avcılık ve toplayıcılığı kastetmiyorum. Buğdayı ve tohumunu mesela nasıl elde ettiler? Buğdayı ekip biçmek, onu öğütmek ve sonra hamur haline getirip ekmeği pişirmek, yani bütün bunlar nasıl akıllarına geldi? Hatta çok sonraları bu hamurdan yola çıkarak farklı yiyecekleri de nasıl meydana getirdiler? Mantı ve su böreği J gibi… Hep çıkış noktalarını merak etmişimdir. Ancak zamanları bol, koşuşturmaları bu zamana kıyasla az olunca ve o zamanlarda da üretken ve farklı fikirlere sahip insanlar vardı herhalde diye düşünmeye başlıyorum. Deneme yanılma yöntemiyle bulmuş olabilirler belki de diye bir varsayımda bulunuyorum.

 

Nereden çıktı şimdi bu buğday-tohum mevzusu derseniz insanlığın ilkel çağlarda tarıma ilk başladığı noktaya hatta dünya da ve Anadolu da ilk yerleşim yerlerinin yapıldığı ve ilk tarım aletlerinin kullanıldığı, yazılı olmayan tarih öncesi çağlara ait kalıntıların bulunduğu 10 bin yıllık Boncuklu Höyük’e yaptığım ziyaretten bahsetmek istiyorum.

 

Uzmanlar Çatalhöyük’ten sonra bulmuşlar Boncuklu Höyüğü. Adını da buradaki kazı çalışmaları esnasında bulunan deniz kabuğu, taş, kemikten yapılmış boncuklardan alan höyük, Konya’nın Karatay ilçesi Hayıroğlu Mahallesi’nde Çatalhöyük’ün 9 kilometre yakınında yer alıyor. 10 bin 300 yıl öncesine tarihleniyor. Üstelik Boncuklu Höyük, Çatalhöyük’ten bin yıl daha eskiymiş. Kazı çalışmaları da 2006 yılında başlamış. Bu bilgilerle ilkçağlara olan merakımı gidermek için yola revan oldum.

 

İnsan bir tuhaf oluyor, dünyanın en eski yerleşim yerinde bir taraftan kazı çalışmalarını seyrederken diğer taraftan insanlık tarihinin ilk izlerini görme fırsatını yakalıyorum. Kazı alanında çalışmalar devam ederken çiftçiliğin ve hayvancılığın en uzun hikâyesine burada şahit olabiliyorsunuz.

 

Çok uluslu bir kazı ekibinin yapmış olduğu incelemeler neticesinde burada bulunan en eski tohum ve tahıl izlerinin 10 bin 300 yıl öncesine ait olduğunu öğreniyorum. Hatta buğday, bezelye ve mercimek gibi tahılların da 10 bin yıl önce kullanıldığı tespit edilmiş. Yine Çatalhöyük’ten farklı olarak bu yerleşmede bulunan koyun, keçi ve sığır kalıntıları üzerinde yapılan analizler neticesinde bu hayvanları evcilleştirip gütmeye yönelik denemelerin yapıldığına dair izlenimler mevcut. Aslında Boncuklu Höyük’te, Çatalhöyük’ün aksine tarım daha az yapılmış. Ancak yine de tarım ve bitki yetiştiriciliği yapıldığına dair bariz kalıntılar mevcut. Aynı zamanda büyük memeli hayvanlar ile balık ve su kuşlarına ait kalıntılarda bulunmuş. Bölge oldukça sulak, bataklık ve göllerle kaplıymış.

 

Boncuklu Höyük’teki kazılarda yuvarlak planlı evler bulunmuş. Bu evlerin dünyadaki en erken evler olabileceği düşünülüyor. Boncuklu Höyük’ün, Anadolu coğrafyasındaki ilk yerleşim bölgesi olduğunu öğreniyorum. Ancak çok küçük bir yerleşim alanı. Bin yıl sonra ise daha büyük yerleşim alanları Çatalhöyük’te oluşmuş. Burada 20 kadar evin olduğu ve 100 kadar kişinin yaşadığı düşünülüyor. Evler birbirinden bağımsız olmakla birlikte mutfak ortak alan olarak kullanılmış.
O dönemin inanç sistemleri ile ilgili de ilginç buluntular var. Mesela yaban öküzü başta olmak üzere bazı hayvanların kafatasları duvarlara işlenmiş. Ev içlerine gömülen ölülere rastlanmış –bu bilgi hiç yabancı gelmedi doğrusu, çünkü Konya da Eski Garaj civarındaki evlerin bodrumu ya da bahçesinde, birçoğu yatır olarak bilinen kişilerin gömülü olduğunu hatırlıyorum- sadece ev tabanında değil, ev dışındaki alanlarda da gömülü yerler var.

 

Çok ilginç bir bilgi daha edindim; Boncuklu Höyük’te insanların 10 bin 300 yıl öncesinde tuvalet ihtiyacını karşılamak amacıyla bir çukur kazdıklarını ve bunun için de ayrı bir alan inşa ettiklerini öğrendim.

 

Buradaki kazı çalışmaları 60 kişilik çok uluslu bir ekiple devam ediyor. Kadim şehir Konya, dünyanın en eski medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapan Çatalhöyük; şimdide onun atası Boncuklu Höyük ile birçok arkeoloğun ilgisini çekiyor. İnsanoğlunun gelişimi, kat ettiği aşamalar ve medeniyetimize dair her bulgu bize ışık tutacak. Gerçekten de çok ilginç bir deneyimdi benim için. İlkçağ meraklılarını heyecanlandıracak bir alan. Görülmeye değer…

 

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
Zeynep Seçil Ünal - Karatay Belediyesi Basın Arşivi