Çağdaş Türk Resminde Farklı Bir Soluk TÜLİN KAYNAK

 

Tuval, hayal perdesi gibi hayatın tüm renklerinin buluştuğu bir âlemdir. Bu âlemde, mağaranın duvarına yansıyan gölgelerin hakikatini keşfetmiş bir bilgelik ve özgürlükten beslenen başka bir yaşamın ipuçları vardır. Tülin Kaynak, tuvaline yansıttığı soyut evrende, hayatın ve hayatının bütün izlerinden sevgiyle beslenerek resmine ilham olacak temaları birleştiriyor. Statik bir duruştan ziyade, bakanı bir yolculuğa davet eden, daha doğrusu kendi yolculuğuna arkadaş kılan bir hareketlilik göze çarpıyor. Yenilik arayışının hissedildiği çalışmaları, her zaman insana özgü bir merak ile birlikte gelişiyor. Tülin Kaynak ile resim yolculuğu ve bu yolcuğu besleyen evren üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.  

-Sanat serüveniniz ne zaman başladı? Özellikle resim sanatını tercih etmenizdeki ana sebep ne oldu?

Çocukluk yıllarımdan itibaren sanata karşı büyük ilgi duyuyordum. İlkokul yıllarında ressamların kitaplarındaki çizimlerden çok etkileniyordum. Sanatçı Miro’nun eserlerini seviyordum, onu benim yaşlarımda zannediyordum. Sanat farklı dünyadır, yeni bir kapı açar, kaçıştır. Sanata girince her şeyden uzaklaşılır.

-Bu alanda bir akademik eğitiminiz var mı? Kimlerden eğitim aldınız veya sizi doğrudan etkileyen bir sanatçı oldu mu ?

Üniversite eğitiminden sonra iş hayatına atıldım. Sonraki yıllarda resme olan ilgim nedeniyle, sekiz sene özel dersler aldım. Üç sene de özel sanat tarihi dersi aldım. Üç buçuk sene Mehmet Güleryüz ile çalıştım. Ayrıca Nilgün Sabar ve diğer değerli hocaların atölyelerine devam ettim. Hepsi benim için değerlilerdi. Bütün sanat hayatım boyunca tek dikkat ettiğim konu, taklit iş yapmamaktı. Eğitim sırasında ilk iki sene figüratif resim çalışmaları içinde bulundum. Bu çalışmalar sırasında bile kendimce değişiklikler yapardım. Hocalarım anlayışlı idi. Bana göre figüratif resim var olan dünyanın tuvale yansıtılmış halidir. Ben ise soyut resim yapmaktan mutluluk duyuyorum. Kişisel birikim ve yaratıcılığın birleşiminden ilham alıyorum. Beynimizin içi derinlikleri gizemle dolu... İşte bu bana göre insanın yaratıcı gücünü sağlıyor.

-Önemli imzalarla çalıştıktan sonra çağdaş resim sanatında kendi yorumunuzu nasıl ortaya çıkardınız?

Özgürlük tek isteğimdi. Ben ne isem resmim odur. Hocalarım beni bu halimle kabul ettiler. Birikimler, duygular ve zihni araştırmak... Resimleri yaparken farklı bir dünyaya giriyorum. Çok renkli, canlı ve neşeli resim yapmayı seviyorum. İnsanlar için genelde hayat yeterince zorlayıcı meşgalelerle dolu, bu sebep ile resimlerle mutlu olsunlar istiyorum. 

-Her resminizi farklı bir ruhsal yolculuk olarak tanımlıyorsunuz, resimlerinizi oluşturan dinamik ve referanslarınız nelerdir?

Hayatım, yaşadıklarım, bilgi birikimim ve zihni araştırmalar benim enerji kaynaklarım. Devamlı özgür ve açık bir çalışma fikrini benimsiyorum. Günlük olaylar bile girmiyor resmimin içine, çünkü beynimizin içi çözemediğimiz şeylerle dolu. Beynimizin çözemediği yerlere doğru, yani bilinmeze doğru çıkılan bir yolculuktur benim resmim… Aradığım resmin bir sonraki tuvalde canlanmasını umut ederek çalışmalarıma devam ediyorum.

-Gördüğüm kadarıyla diğer sanatçılardan farklı olarak siz her bir resmi adeta yaşıyorsunuz, her resminizde farklı ruh serpintileri ortaya çıkıyor. Tuval üzerinde fırçanız ile inanılmaz doğaçlamalar yapıyorsunuz, bu nasıl bir duygu?

Sevgi… Resmi çok seviyorum. Benim özel dünyam. Tuval, fırça ve rengârenk boyalarla buluşma anları benim için her şeyden kopuş ve farklı alana geçiş saatleri oluyor. 

-Kendi atölyenizde çalışıyorsunuz, biraz atölye yaşamınızı anlatabilir misiniz? Atölyeye adım atmanızdan başlayarak bir günü özetlersek, ruhunuzun yağlı boyanın kokusu ve renkleriyle tuval üzerinde buluşması nasıl bir duygu?

 Hayatım resim. Müzik dinliyorum. Devamlı atölyemde müzik açıktır. Koku duymuyorum. Her gün resim yaparım. Saat önemli değil. Televizyon pek seyretmem. Hayatım atölyede geçer. Gerekli olunca dışarı çıkarım. Bu benim yaşamım.

-Çağdaş Türk resmi için ülkemizde tam manasıyla bir gelenek oluştuğunu söylemek mümkün olmasa da, mevcut durum içerisinde kendinizi nerede görüyorsunuz?

Kıyaslama yapmak istemem. Ben Tülin’im ve bu benim resmim.

Soyut resimde zihnimizin içinde olanları kullanıyorsunuz. Zihninizde var olanlar, yani geçmişiniz, kültürel birikiminiz, hayata bakışınız ve beynin gizemi ortaya çıkabiliyor. Sanat yaratıldığı sürece sürdürülebilirliği sağlanıyor. Hiç deneyimlenmemiş yerlere doğru resim yapmaya çalışıyorum.

-İstanbul’da yaşayan bir sanatçı olarak İstanbul’un resminizde bir etkisi var mı?

Deniz… Gençken denize sarılma duygum vardı. Çok güzel bir şehir… İçinde tüm duygularınızla yaşıyorsunuz. Etkilenmemek mümkün mü? Deniz kenarında içilen bir çay, bir vapur düdüğü, martı sesleri, her yer tarih, farklı kültürler, ben bu şehri seviyorum. Hayatta yaşarken yaşadıklarınızı beyniniz kaydediyor. Tabi resmime de etkisi oluyor.

-Tülin Hanım; çok güzel mozaik çalışmalarınız var, birazda mozaik çalışmalarınızdan bahsedelim isterseniz?

Mozaiklerimi önceden planlıyor ve eskizlerini çiziyorum. Sonra yapımına başlıyorum, seviyorum mozaik yapmayı da. Her çeşit mozaik çalışması yaptım. Taş, granit, demir, bakır, cam, ayna çeşitli boyutlarda mozaik yaptım. İç ya da dış mekan duvarlarını süsleyen çalışmalarım arasında 5 metre kadar olan büyük boy eserlerde var, severek yaptığım bir çalışmadır.

-Bir sanatçı olarak sürekli okuduğunuzu, ülkemiz ve dünyadaki çağdaş resim sanatını ilgiyle takip ettiğinizi biliyorum, bu konuda genel bir değerlendirme yaparsanız neler söylemek istersiniz?

Resim sanatı konusunda gözlem ve deneyimlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki; Eğer bir sanatsever, koleksiyoner değil de, sadece kendi zevki için tablo alıyorsa, kendisinden bir parça bulabildiği resimleri seçiyor. Sanat, bu konuda hiç bir eğitimi olmayanı da, ruhuna hitap ettiği oranda etkiler. İnsan sevgi ile yaşamını sürdürür. Sanat insanların içindeki yaşama sevincini ve yaratma duygusunu canlandırıyor. Her insan kendi ilgi alanına göre bir şeyler yaratmaya yatkın, sanat bunu görünür kılıyor.

Atölyesinde ziyaret edip kendisiyle samimi bir söyleşi yaptığımız sanatçı Tülin Kaynak ile soyutun gizemli kapılarını aralayıp, resminde renklerin ritmik seslerini birlikte duyduk. Çağdaş Türk resminde farklı bir soluk olan sanatçımıza başarılar diliyoruz.

Yazı Ve Fotoğraf
Salih Doğan