ÇÖPTEN ÇIKAN TARİH

Konya’da hurda kâğıt işiyle uğraşan Hüseyin Üçnar’ın işi her ne kadar kâğıt toplamak olsa da o, mesleğine farklı bir işlev yüklüyor.

Topladığı hurda kâğıtları her gece ayırıyor ve bir kenara koyuyor. Bunlar arasında Osmanlı Devleti’nin son dönemine ait fermanlar, beratlar ve diğer vesikalar olduğu gibi el yazma, taş baskı kitaplar da var. Üçnar, diplomalar, nüfus cüzdanları, öğrenci dosyaları, eski çek defterleri, dergiler derken bir sergi açacak kadar çok malzeme biriktirmiş. Yıllardan bu yana topladığı eski harfle yazılı belgelerin ne olduğunu anlamak ve Türkçe’ye tercüme ettirmek üzere Konya Koyunoğlu Müzesi’ne götüren Üçnar, müze yetkililerinden yardım görmüş. Yetkililer bu belgeleri müzenin sergi salonunda sergilemek isteyince de memnuniyetle kabul etmiş. Topladığı atık kâğıtlardan bir sergi açan Hüseyin Bey’in müzeler Haftası’nda açılan sergisi büyük ilgi görmüş. Sergi sonrası birkaç belge bile bağışlanmış müzeye.

Resmi kurum ve kuruluşların, okul ve bankaların arşivlerinde bulunan süresi dolmuş evrakları toplayarak işe başlayan Üçnar, “Kuyumcu için altın ne ise benim için atık kâğıt odur” düşüncesiyle titizlikle işine sarılmış. “Kâğıtlar çöpe gitmesin. Geri kazanılsın ve yeniden kâğıt olsun. Hem çevre, hem ülke, hem de biz kazanalım.” diye toplumsal nasihat vermeyi de ihmal etmiyor eliyle araladığı torbanın içine bakarken. Sık sık da tatlı tatlı mızmızlanıyor: “Arkadaş ne ararsan var. Vatandaş çatısında ya da bodrumunda temizlik yapıyor. Babadan dededen kalma ne kadar Osmanlıca belge, kitap, vesika varsa çöp diye görüp atıyor. Eski bir okulun arşivini alıyorsunuz, bir kamyon dolusu 1920’lere ait öğrenci dosyası. Dosyanın içinde karneler diplomalar, sağlık ve askerlikle ilgili yazılar... Bir kısmını ayırıp geri kalanını fabrikaya gönderiyorum. Resmi bir kurum arşivini veriyor aynı. Mazeret ise depoda yer yok.” Bütün bunlar aslında acı bir gerçeği de ortaya çıkarıyor. Çünkü arşivleme koşulları yüzünden birçok resmi kurumun durumu içler acısı. Arşivde bekliyor gözükse de nemden, tozdan ve kuş pisliğinden dolayı çoğu okunamaz halde.

Atık kağıt toplayıcısı Üçnar, her yıl Türkiye genelinde yüzlerce ton tarihi belgenin hurdaya verildiği görüşünde. Ayda 3 ton kağıt toplayan Üçnar bile bu kadar kağıttan bir sergi açacak kadar tarihi belgeye sahip olduysa, gerisini siz hesap edin artık. Üçnar, “Bazen paketi açılmamış matbu evraklar, kitaplar, kamyon dolusu veriliyor. Evimdeki Anabiritannica serisini bu kâğıtların içinden tamamladım. Kitaplığımdaki kitapların çoğu da atık kâğıtların içinden çıkma. Tüm bunların yanı sıra saatler, tencereler, elbiseler vb. şeylerde çıkmıyor değil. Hadi onların vatana millete bir zararı yok. Yepyeni bir kitabı ya da tarihi bir vesikayı niye atarsın be kardeşim?” diyor sitemle.

Hüseyin Üçnar ekmeğini çöpten çıkartıyor. Geceleri çöpleri dolaşıp, satabileceği kıyafetler, ev eşyaları topluyor. Sonrada hafta sonları bitpazarına çıkıp satıyor. Başkalarının beğenmeyip attığı kıyafetler bir diğerinin elbisesi oluyormuş. Hüseyin Bey yaptığı işten memnun, bir nevi geri dönüşüm işi yaptıklarını ve israfı önlediklerini düşünüyor.

 

Yazı Ve Fotoğraf
Yazı: Julide Yıldız Fotoğraflar: M: Günce Akkoyun