Bir Karnavalın İzinde

Sardunya’ya gitmek pek öyle kolay değil. Bir kere direk uçuş bulmak bir sorun. Biz Roma üstünden aktarmalı gittik. Roma’da o kadar sıkı güvenlikten geçiyoruz ki üç saat sonraki uçağı kaçırmamıza ramak kalıyor. Ardından anlaştığımız tur acentesi ilk gün şehir turu diye satış programında belirtmesine rağmen sanki uçak ve oteli bir web sayfasından almışız gibi bize bu turun münferit olduğunu söylüyor. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, uluslararası sandığımız ehliyetimiz adada araba kiralama için geçerli olmuyor. ‘Here We Go’ akıllı telefon uygulamasında bulduğumuz en yakın araba kiralama acentesine yürü babam yürüyoruz. Bu sefer de centilmen Sardunyalı, bu şirketin toplu ticari araba kiralama şirketi olduğunu söylüyor! Neyse ki bize yardım edebileceğini belirtip havaalanında bir araba kiralama şirketini arayıp bize bir araba ayarlıyor.

Bulgaristan, Hırvatistan, Sardunya ve Yunanistan’ın bazı bölgelerinde pagan bir gelenek hâlâ devam ediyor. Biz de onun peşine düştük yollara. 

Sardunya’da Mamoiada kasabasında 17 Aralık, çobanların azizi olan ‘San Antonia Günü’yle kışın bitişi ve baharın gelişi kutlanır. Doğumdan sonra yaşamın, kıştan sonra baharın, negatife karşı pozitifin gücünü kucaklarlar. Bu da 15. yüzyılda buralarda bulunan tarım ve bereket tanrısı Dionysos kültüne atıfta bulunmaktadır. Yunan tanrısı Dionysos’un her kış öldüğüne ve her yaz yeniden doğduğuna inanılırdı. Dionysos boynuzlu hayvanlarla temsil edilirdi. 

Maskelerle “İstediğimiz her şey olabiliriz.” demek isterler. Fazlasıyla içerler. Abartmak kabul edilir, karnaval süresince. O günden sonra ise Paskalya’ya kadar süren oruç başlar. Karnavaldaki kuklalar kötü ruhları sembolize eder. Karnaval sonunda sembolize bir ölüm yaşanır ve herkes ağlar. Ardındansa yeniden doğumu kutlarlar. 18. yüzyıla kadar kurban kesilir ve kurbanın kanıyla toprak sulanırmış, o günden bugüne ise sadece bir kukla yakıyorlar. Kuklanın küllerini ise bir hendeğe atıp toprağı gübrelediklerini düşünüyorlar. Bu yakma işlemi de geçtikleri sene boyunca kasabanın çektikleri acılarının bittiğini temsil ediyor.

Bu karnaval, kesinlikle çobanlarla ve yaşamlarıyla bağlantılıdır ama kesin anlamı da henüz bilinmemektedir. Pagan bir kültürün devamı olduğu sanılmaktadır. Hristiyanlıkla beraber kendilerini saklayan paganlar bu kültürlerini bir kuşaktan diğerine sözlü olarak geçirmişlerdir. Hristiyanlar, eski zamanlarda paganların bu karnavalda dans edip o senenin mahsulü olan şarabı tatmasını yasaklamışlardı. Kullandıkları maskelerin şeytanı hatırlattığını iddia ediyordu Katolikler. O yüzden de paganların kutsal yerleri Hristiyan azizlerinin adlarıyla yeniden kutsanmış ve üstüne kilise yapılabilmesi için yıkılmıştı. İşte o günlerde paganların bolluk bereket günü olan 17 Aralık San Antonia günü ilan edildi. Aslında San Antonia, Yunan mitolojisinde insanlığa ateşi veren Hades’den başkası değildi. 

Karnaval yürüyüşünde iki karakter var. Mamuthone ve Issahadore...

“Mamuthone” karakterinin kıyafetinin üç temel unsur var. Koyun derisi, çan ve maske! Çıkardıkları çan sesleriyle kötü ruhları korkutmayı hedeflemişler. Bugün bu çanları yapan sadece iki aile kalmış, bölgede. Çanları yapmak oldukça zor bir iştir zira aynı tınıyı yakalamak kolay değildir. Sesi kaydederler ve aynı sesi tutturmak için uğraşırlar. Yürüyüşe katılan erkekler 30 kiloluk çanları zor nefes alacak sıkılıkta, sırtlarına ve göğüslerine bağlarlar.

Karnavala katılanların maskelerini yapmak da yetenek ister. Maskelerde duygu yoktur. Yabani armut ağacından yapılan maskelerin ardında kişi de yoktur. Görünmezdirler! Hayatı deneyimlerler. Görünürle görünmez arasında bir yerdedirler. Alaya katılanlar suratlarına maskeleri ve başlarına kadın başörtüsü takarlar. Sırtlarına siyah koyun derisi ve ayaklarına çoban ayakkabısı giyerler.  

12 kişilik gruplar halinde senkronize bir hâlde 6-7 saat yürürler. Başlarında yürüyüşü yöneten kişi olan ‘Issahadore’ ise kırmızı giyinir ve beline şal takar, beyaz bir maske giyer. Ömründe bir kere Issahadore olan Mamuthone olamaz ya da tam tersi!

Karnaval öncesinde yüzleri isle boyanmış kişiler veya tahta bir maske takan kişiler kapı kapı dolaşıp karnaval yemeği olan fasulye için para toplarlar. 

Bu dansımsı yürüyüş Dionysos’un insan sıfatından tanrı sıfatına geçmesine sembolize eder. Adımlar dizin kıvrılması ile oluştuğundan çok zordur ve küçükken öğrenmeye başlarlar. 

Yürüyenler karnavalı seyreden kızlara kement atıp yakalarlar. Ya öpücük ya da şarap karşılığında serbest bırakırlar. 

Her mahallede bir ateş yakılır ve toplamda 35-40 adet ateş olur. Kasabanın kadınları tatlı hazırlar ve ateşin etrafındakilere sunarlar. 

Ocak ayında çobanlar arasında şiir yarışması olur ve ilk üçe giren şiirler, kasaba sokaklarında sergilenir. 

Etnolojist Raffaello Marchi’nin son açıkladığı bir teze göre ise bu karnavalın arkasındaki hikâye Sardunyalıların, Moor’lara (Emeviler) karşı olan savaşıdır.  Mamuthone yani Moor’lar savaşın sonunda köle olurken Issohadore savaşı kazanan taraftır. 

Hikâye her ne olursa olsun, bir dahaki Sardunya bileti 17 Aralık’a...

Yazı Ve Fotoğraf
Mehpare Sözener