
Kızıl Karen kabilesi alt kolu olan Padaunglar, yani Shan dilinde, uzun boyunlular manasına gelen kabilede ki kadınlar neden bu halkaları takıyor. Eminim bu kadınları bilenlerin, niçin bu halkaları taktıkları konusunda da fikirleri vardır. Ama Mulo nun annesi halkayı niçin taktıklarını bakın nasıl izah etti. Az sonraaa…Mulo mu kim? O da az sonraaa J Beni bağışlayın. Bu az sonra vs bende sevmem ama asıl meseleye gelmeden bazı konulara değinmeliyim.
Artık dünyada tüm ülkeler, şehirler ve insanlar giderek bir birine benzemeye başladı. Gittiğiniz ülkelerde gördükleriniz, sizi başka bir ülkede değil de, koca bir şehrin semtleri arasında dolaşıyormuşsunuz hissi uyandırıyor. Yüksek binalar, otomobiller, fastfood zincirleri ve insanların kıyafetleri neredeyse bir birinin aynı. Gittiğiniz ülke toplumuna ait, etnik ve kültürel özellikler ise çoğu yerde kalmamış, kalanlarda ise folklorik bir hal almış. Demem o ki dünya yı gezerken farklı yaşamlar, evler, insanlar kültürler görme olasılığımız giderek azalıyor. Çok mu karamsarım, belki? Ama Afrika’dan, Asya ve Güney Amerika’ya kadar doğal yaşam süren bir etnik grup, kabile bu gün turistler için her gün günlük yaşamdan kesitler tiyatrosu oynuyorlar. Kabile reisi ”Bir sonraki seans, turist grubu 14.45 köyümüzde olacak, herkes hazırlansın. Cep telefonlarınızı evlerinize bırakınsın çocukların yüzlerindeki boyaları tazeleyin, kıyafetlerinizi kontrol edin ve gösteriye hazır olun…” Uzun boyunlu kadınların kabilesi olarak, ünlenen Red Karen kabilesi de bir istisna istisna değil.
Karen kabilesinin alt grubu olan ve Shan dilinde “Uzun boyun” manasına gelen Padaungların yaşadığı bir köyü rehber eşliğinde ziyaret ediyorum. Rehber köyün girişinde beni ve birkaç kurbanı daha bir köşeye sıkıştırıp, şişmiş çenesini üzerimize boşaltmaya başlıyor. Verdiği gereksiz ve köyde yaşayanları aşağılayan bilgilerle bana ”Buraya niye rehberle geldim ki, yada en azından bu rehberle ”dedirttiriyor. Rehberi atlatıp köyü gezmeye başlıyorum. Biraz ilerde ilk karşılaştığım, şirin mi şirin işini ve o meşhur boyun halkalarını henüz kullanmaya başlamış 5 yaşlarında bir kız çocuğu oluyor. Adının Mulo olduğunu öğreniyorum. Mulo işini çok ciddiye alıyor. Herkesten önce süslenip püslenip evlerinin önündeki ahşap merdivene konuşlanmış. Beni görünce seviniyor, gülümsüyor ve şirinlikler yapmaya başlıyor. Şirinlik yapmasına hiç gerek yok aslında yeterince şirin zaten. Bol bol fotoğrafını çekip, küçük bir hediye ve bahşiş veriyorum. Mulo eline aldığı parayı kumbarasına atmaya fırsat bulamadığı için avucunu sımsıkı kapatarak bana poz vermeye devam ediyor. Sonra Mulo’ nun annesi ‘henüz hazırlanabilmiş olacak ki ‘ geliyor. Gülümseyip, Mulo nun yanına oturuyor. Anne ve kızın fotoğraflarını çekerken, bir taraftan da sorular soruyorum. Neden bu halkaları takıyorlar, zor olmuyor mu vs.? Derken konuşmanın bir yerinde anne ”Artık bu halkaların günümüzde pek bir fonksiyonu ve manası kalmadı, geçine bilmek için her gün bu halkaları takıp, kendimizi sergilemek zorundayız” diyor. Donup kalıyorum. Birkaç kare fotoğraf çekip gitmek, burada ki yaşamların perde arkasını merak etmemek utandırıyor beni. Meğerse dünyaca ünlü “Zürafa boyunlu kadınların” hayatları gerçekte bir dramdan ibaretmiş. Anne üzüldüğümü anlıyor ve söyle diyor “Merak etme buraya gelmekle fotoğrafımızı çekmekle iyi ettin. Böylece bize katkıda bulunmuş oldun. Biz bundan şikâyetçi değiliz. Tek özlediğimiz kendi gerçek köylerimizde, gerçek yaşamlarımız.”diyor. Mulo’nun annesi .Burma’dan (Myanmar ) buraya Tayland’ın kuzeyine göç etmek zorunda kaldıklarında henüz 4 yaşındaymış.
PEKİ KİM BU KIZIL KAREN KABİLESİ VE PADAUNGLAR?
Long Neck’ler veya diğer isimleriyle Padonglar, Burma‘daki (Myanmar) etnik bir grup olan Karen Kabilesi‘nin bir alt kolu. 1980’lerin sonu 1990’ların başında, Burma’daki askeri rejim çatışmaları nedeniyle birçok Karen kabilesi topraklarını terk edip, kaçmak zorunda kalmış. Boyunlarına metal halkalar takmaları ile meşhur Long Neck‘ler de bu kabilelerden bir tanesi.
O senelerde Burma’dan Tayland’a kaçan kişi sayısının 140.000 civarında olduğu söyleniyor. Bunlardan bazıları, ülkeye yasal yollardan, bazıları ise ormanlardan geçerek kaçak olarak Tayland’a giriş yapmış. Ülkeye kaçak olarak giren Karenlerse, zor şartlarda ve zor işlerde kaçak olarak çalışıyorlar.
Karenlerin büyük bir çoğunluğu, Baan Mai Nai Soi mülteci kampında yaşıyor. Fakat boyunlarında ki halkaların ilgi çektiğini gören Tayland hükümeti kamp etrafında yapay köyler kurulmasına izi vermiş ve Taylandlı turizmciler ise bu köylere turlar düzenlemeye başlamışlar. Chiang Mai ve Chiang Rai bölgesinde bu köylerden onlarcası var. Kabile erkekleri, tarlalarda ve çeşitli işlerde çalışırken kadınlar ise oluşturulmuş bu köylere gelip, turistler için gösteriler yapıyorlar. Gösteri dediysem, yani boyunlarında ki halkaları sergiliyorlar. Ayrıca çeşitli el işçiliği hediyelik eşyaları yapıp satıyorlar.
Kadınların bu halkaları niçin taktıklarına dair birkaç söylenti var. Efsaneye göre Karenlerin ataları dişi bir ejderha ile rüzgâr tanrısından geliyor. Karen kadınlarının boyunlarını uzatma geleneği ise ejderhanın görünüşünü yansıtma çabasıymış. Kadınlar ejderhayı, erkekler rüzgârı sembolize ettiği mitolojilerinde, Bu halkaları sadece çarşamba günü doğmuş kadınlar yine sadece dolunay zamanlarında takarmış. Diğer bir bilgi ise, erkekleri köy dışına giden kabile kadınlarının vahşi hayvan saldırılarından boyunlarını korumam için bu halkaları taktıkları. Bir başka bilgide şöyle; Köle ticareti zamanında kadınların kendilerini çirkin göstermek amacıyla takıyor oldukları.
İşin aslını ise Mulo’nun annesi şöyle anlatıyor “Yaşadığımız bölgede her kabile kendisine özgü bir işaret kullanırdı. Biz 4 - 5 yaşlarından itibaren boynumuza bu pirinçten yapılma halkaları takarken, Akaa lar kulaklarına bir işaret çizer, Kayanlar ise dizlerinin altına bir obje takarlardı. Yani her kabile farklı kıyafetler ve farklı işaretler kullanarak kendini ifade ederdi” diyor. Meğer işin aslı buymuş. Nitekim Afrika’da da bunun çok sayıda örneğini görüyoruz. Kabileler dudaklarını kesiyor, yüzlerini boyuyor vs.
Halkalar kullanılmaya başlanıldığı 4-5 yaşından itibaren her yıl bir halka eklenerek,20 halkaya ve 12 kg ağırlığa kadar ulaşa biliyormuş. Omuzlarda aşağı doğru baskı yapan halkalar, vücudu deforme ediyor ve boynun daha uzun görünmesini sağlıyor. Kullananların çoğu ilk zamanlar zorluk yaşadıklarını boyunlarında ve çenelerinde yaraların oluştuğunu belirtiyor. Bilinenin aksine bu halkaları geceleri çıkarıyorlarmış. Son olarak bugün bu halkaları istemeyen çocuk takmaya biliyormuş.
Halen 130 bin civarında Karen mensubu Myanmar da yaşamaya devam ediyor. Burada Kuzey Tayland da yaşayanlar ise halen mülteci statüsünde. Vatandaşlık hakları yok.
Köyden ayrılırken üzülsem mi sevinsem mi bilemediğim duygular içerisindeydim. Görmeyi hayal ettiğim bu değildi…
Yazı Ve Fotoğraf
Ali Sami Palaz