
Dünya
hayatının başlangıcı ve en değerli yaşam öğesi olan buğdayın tüm zamanlarda
ayrı bir yeri vardır. Kaliteli yaşamın, emek ve çalışmanın karşılığı ihtiyaç
halkasının başlangıcı ve gıda zincirinin sembolüdür. Bir önceki sayıda “Zamanın
Getirdikleri” başlıklı yazımdan sonra hazırlığında bulunduğum ülkemizin genç
çiftçileri üzerine bir yazı kaleme almayı planlarken yakın zamanda izlediğim
Semih Kaplanoğlu’nun” Buğday” filmi beni etkilemiş olmalı. Buğday başlığı
altında ülkemizin tarımsal faaliyetlerinde başarıya gidecek yolun genç çiftçi
kardeşlerimizin azimli, samimi, özverili çalışmalarını aktarmaya çalışacağım.
Hasat mevsiminin sonuna geldiğimiz şu günlerde tarım potansiyelimizi, ürün
yelpazemizin zenginliğini, güvenli gıdaya ulaşımın zorluğu, dünyamızın artan nüfusu
ile gıdaya olan ihtiyacın sürekli artması, küresel iklimin değişikliği
faktörleri düşündüğümüzde bize en çokta genç çiftçi kardeşlerimizin çalışmaları
daha değerli hale geliyor. Bu manada tarımda teknolojik uygulamaların artması,
toprak bilgisi ve organik tarımın öneminin yaygınlaşması, kırsaldan kente göçün
azalması gibi birçok faktörü içinde barındıran önemli bir konudur. Tarım
okullarından mezun birçok çiftçi ailesi çocukları modern tarıma daha yatkın ve
daha bilinçli olmasının yanında ekonomik uygulanabilir doğru tarımsal üretimin geliştirilmesi
yoluyla başarılı oluyorlar. Ekilecek ve
ekili alanlarda koşulların daha iyileştirilmesi potansiyeli artırmak yüksek
kaliteli ürün almak ve tarımsal kabiliyetin coğrafik koşullara göre
yetiştirilecek mahsulün belirlenmesi kaliteyi artıracağı kesindir. Bu
pencereden konuya baktığımızda ülkemize göre dünya da yaşlılık oranının artması
tarım faaliyetleri gençlerin yapmaması birçok Avrupa ülkesinin gençleri tarıma
çekmek için harcadığı enerjiye bakarak çok şanlı olduğumuzu düşünmekteyim.
Konuya en çok dikkati çeken kurumların başında Dünya Sağlık Örgütü, var ve
öngörüsüne göre "2030 yılına kadar her 10 kişiden 6'sının bir şehirde
yaşayacağını ve 2050'ye kadar bu oranın 10 kişiden 7'sine çıkacağını" bildiriyor.
Buda demek oluyor ki dünya genelinde her zamankinden daha fazla genç şehirlere
taşınıyor ve kırsal alanlarda çalışmayı bırakacağı anlamına geliyor. Tüm bu
durumları göz önünde bulundurarak kendi gözlemlerimi son beş aydır tarımsal
faaliyetleri fotoğraflamak adına gittiğim birçok arazide genç kardeşlerimizi
görmek onların daha etkili ve daha bilinçli tarımı nasıl yaparız arzusu
kaliteyi artırma çabaları gençlerimizin ülkemiz geleceğimiz adına ümidimizdir.
Bu sene daha dikkatli izlediğim tarım faaliyetlerinde çocuk mamasında
kullanılan dünyanın en kaliteli rezenesi Konya Çeltik’li çiftçilerin hasat
ettiğini görmek birinci sınıf susamın bizim ülkemizde yetiştiğini görüp
hasatlarına katılmak Avrupa’ya ihraç edilen kurutmalıkların bizim
topraklarımızda yetişmiş ürünlerden olması büyük gurur.
Bu
gururun büyümesi çoğalması için genç çiftçilerimizi desteklemek onları kaliteli
ürün üretmeleri için teşvik etmek görevimiz olmalı.
Yazı Ve Fotoğraf
Mustafa BİNOL