BALIKESİR’İN GÖZ BEBEĞİ SINDIRGI

Tarihi yapılar ve doğal güzellikleri ile bir turizm beldesidir Balıkesir. Eşsiz doğası, verimli toprakları, kültürü ve özellikle termal kaynakları ile ün yapmış ilçesidir Sındırgı; Balıkesir’in göz bebeğidir.

Balıkesir genellikle Ayvalık, Edremit, Erdek gibi ilçeleriyle ön plana çıksa da, Sındırgı’yı gördükten sonra, listeye bu şirin ilçeyi de eklemenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

1-4 Eylül 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve Sındırgı İlçesi’nin kurtuluşunun 100. yılı dolayısıyla daha da anlam kazanan, 22. Uluslararası Sındırgı Yağcıbedir Uçan Halı Şenliği’nde, Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş’ın davetlisi olarak “Festivali Sanat Gözüyle Fotoğraflayıp Sergi Açmak Projesi” kapsamında, üçlü ekip olarak  (Haşmet Demirbil, Prof. Dr. Zerrin Şentürk, Abit Kullebi) katılım sağladık. Benim için Sındırgı ile tanışmamın ilki oldu bu ziyaretim.

Balıkesir il merkezine yaklaşık 70 km uzaklıkta bulunan bu şirin ilçe, denizden uzak olmasına rağmen, kültürü, halkının misafirperverliği, kaplıcaları ve doğası ile ziyaretçileri arasında kopmayan bir bağ kurar.

Arabadan inip ilçeye ilk adımımı attığımdan itibaren tarif edemeyeceğim bir sıcaklık hissettim. Sanki yıllarca bu şehirde yaşamıştım. Burası “şirin bir kasaba havasını andırıyor” dedim kendi kendime. Otelime yerleştikten sonra akşam olmak üzereydi ki Sındırgı sokaklarını keşfe çıktım; dar mahalleler, eski ve tarihi evlerden oluşan sokaklar ve mistik bir atmosfer.

Sabah olduğunda fotoğraf makinemi alıp büyük bir coşkuyla festivalin açılışına katıldım. Açılıştaki Yağcıbedir halılarının uçuşuna şahit olmanın heyecanıyla, halı dokuyanlar, tahıl dövenler ile başlayan fotoğraf çekimlerim, özgün eserlerin sergilendiği stantlarda sohbet ile birlikte beni farklı bir diyara taşıdı. Yağcıbedir halılarının sergilendiği stantlar ilgi odağıydı. “Resim Sanatı” adlı standı ile festivali renklendiren Türk Halk Resmi Sanatçısı İlknur Solmaz Çoban’ın, her biri bir hikayeyi anlatan özgün eserleri çok beğenildi. “White Candles” adlı standında, el yapımı mumları ve kabak işlemeleriyle geceyi aydınlatan Üniversite Öğrencisi Sena Karataş, yaratıcılığı ve sempatikliği ile festivalin ilgi odağı oldu. Kaşık ve çatallara estetik şekiller vererek anlam kazandıran Bıçak, Kılıç ve Metal Heykel Sanatkarı Yılmaz Emen’in “Çatal Kaşıktan Heykel Sergisi” isimli standı ise görülmeye değerdi. Festivalde yapılan gastronomi yarışması sırasında fotoğraf çekerken, ününü duyduğum ve sonradan kendisine ulaştığım,  çifte kavrulmuş susamdan makinayla saf ve katıksız tahin yapımına şahit olduğum tahinci Ramazan Efe’nin tahinleri de festivale damgasını vurdu. Kocakonak Panayırında ise herkesin akın ettiği Sındırgılı Börekçi Osman Tuncel’in Yeri’nde önce börek yapımı sırasında fotoğraf çekmek, sonra da müthiş lezzetli börekleri yemek ayrı bir zevk oldu benim için.

Sındırgı’nın doğal güzelliklerinden “Simav Çayı” ve “Cüneyt Çayı,” yeşilin ve suyun buluştuğu mekanlardır. Çam ormanlarının çevrelediği “Cüneyt Vadisi” nde, Cüneyt Çayı’nın üzerinde yer alır tarihi “Cüneyt Köprüsü;” geniş kemerli ve tek gözlü heybetli duruşuyla.

Sındırgı’nın en ünlü kaplıcasıdır “Emendere Kaplıcası.” İlçeye 7 km uzaklıkta yer alan, doğanın bir mucizesi bu termal su kaynağı şifa dağıtır ziyaretçilerine. Akan suyun içinde sandalyede oturup, soğuk içeceğinizi yudumlarken minik balıkların ayaklarınızı ısırmasıyla sohbete eşlik etmeleri sizi gıdıklasa da bu zevk tadılmaya değer. Bu sırada devamlı akan “Emendere Şelalesi” de manzaraya güzellik katan bir doğa harikasıdır.

Doğal güzelliklerinin yanında tarihi yansıtan sokakları, eski Rum ve Türk evleri, mahalle fırınları ile ziyaretçilerini kucaklar Sındırgı. Üniversiteli öğrencilerin evlerin dış duvarlarına çizdikleri rengarenk resimler sizi görsel bir güzelliğe taşır; ilk yerleşim yerlerinden biri olan Rızaiye mahallesi Üniversite Caddesi’nde.

Festivallerin gerçekleştirildiği “Cumhuriyet Meydanı” ndan sonra görülmesi gereken en önemli yerlerden biridir “Şerif Paşa Meydanı.” Tarihi dokuya uygun olarak yapılan ve ilçe merkezinde bulunan meydan, Şerif Paşa Camii’ni, Şerif Paşa Kemer Köprüsü’nü, Hanımeli Çarşısı’nı, Remzi Çakar Güreş Evi’ni, Ahşap Yakma Sanatları Evi’ni, halkın huzur içinde çayını yudumladığı çay ocağını ve Tahinci Ramazan Efe’nin satış yaptığı mekanı misafir eder.

Sındırgı’nın gelenek ve göreneklerini yansıtır “Hanımeli Çarşısı.” Kadınların, hünerli ellerini duygularıyla harmanlayıp şekillendirdiği ürünlerin sanata dönüşüp turizme açıldığı yerdir.

Türkiye’nin ilk güreş merkezidir “Remzi Çakar Güreş Evi.” Güreşçilerin hayat hikayelerinin, kazandıkları madalyaların, aksesuarların yer aldığı ve güreşe ait kültürü yansıtan bir müzedir; güreşi gelecek nesillere aktarırcasına.

Sındırgı’ya hakim tepelerden birinde inşa edilmiştir “Kışla Müze Han.” Şehrin tarihi ve kimliğine ait eserlerle donatılmış, otantik bir ortamda konaklama imkanı sunar ziyaretçilerine. “Sındırgı Redif Kışlası” olarak 1899 tarihinde inşa edilen bina, Rum mimarisinin özelliklerini taşır. Önceleri depo olarak kullanılmış, askerlik şubesi olarak hizmet verdikten sonra 2019 yılında butik müze otel olarak şehrin kalbinde yer alır.

Şerif Paşa ilk olarak Kocakonak  Mahallesi’ne yerleşerek bir konak yaptırmış ve bir çiftlik kurmuştur. Günümüzde konak harabe halinde olmakla birlikte, içeriye girdiğinizde tarihin geçmiş sayfalarına sürüklenirsiniz. “Kocakonak Camii” nin tavanındaki motiflerin ününü duyduğumda “Sındırgı Projemi” gerçekleştirirken caminin içini ve konağı fotoğraflamak bana büyük zevk verdi.

Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet’in kuruluş günlerine ait binlerce antika eserle bir müzedir Antik Osmanlı Çarşısı.

Hisaralan ve Emendere termal kaynak sularından beslenen Çaygören Barajı, olta balıkçılığı yapmak isteyenler için doğasıyla büyüler insanı.

Cumhuriyet Meydanı’ndan ilerlediğinizde burnunuza hoş kokular geliyorsa “Kertil Çam Kolonyası” satan dükkana  yakınsınız demektir. İçeride onlarca koku arasında kaybolursunuz bir anda. İçeriye girdiğimde uzun bir sohbetten sonra en beğendiğim Yasemin Kolonyasını alarak elveda dedim.

Sındırgı’nın değerlerinden birisi de “Yağcıbedir Halıları” dır. 3000 yıllık kültürün duygularla ilmek ilmek motiflere işlendiği ve her motifi ayrı bir hikayeyi anlatan sanat eseridir. Desenlerin dile geldiği, Yörük kültürünün ipliklerle motiflere yansımasıdır. Koyun yünü ve kök boya kullanılarak dokunan Yağcıbedir halılarında lacivert, kırmızı, beyaz ve koyu kırmızı olmak üzere 4 ana renk hakimdir.

Hisaralan Kaplıcası, Zindan Kayalıkları, Çoturtepe Taş Evler, Tahıl Ambarları, Ulus Dağı, Kertil Ormanları, Sındırgı’nın görülmesi gereken diğer yerleridir.

Bütün bu güzellikleri yaşamamı sağlayan ve iyi ki tanıdım dediğim; öncelikle Sındırgı’da beni ağırlayan Belediye Başkanı Ekrem Yavaş’a, seyahat etmemi sağlayarak bana rehberlik eden ve beni konuk eden Karataş Ailesi’ne, Ali Efe’ye, Ramazan Efe’ye, Kocakonak Camii Görevlisi Mehmet Yılmaz’a ve Kocakonak Mahallesi Muhtarı Süleyman Karaman’a sonsuz teşekkür ederim.

Halkının misafirperverliği ve şehrin atmosferi ile huzur içinde olmak, kaplıcalarından şifa bulmak için sizi bekler Sındırgı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazı Ve Fotoğraf
PROF. DR. ZERRİN ŞENTÜRK