
Aziz şehir Elazığ; günümüzden yaklaşık 4000 yıl öncesine dayanan köklü bir tarih, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış olmanın getirdiği zengin bir kültür ve bu kültürü yansıtan sayısız tarihi ve kültürel miras... Bu kadim mirası üzerinde taşıyan ve Fırat ile Dicle nehirlerinin aziz sularıyla çepeçevre kuşatılan bir huzur adası! … Nam-ı diğer Gakkoşların diyarı Elaziz! Elazığ, yüzyıllar boyunca İslam hoşgörüsüyle birden çok kimliği bir arada yaşatmış bir Osmanlı çınarı… Tabi bu çınarın kökleri Harput’a dayanmakta, dalları ise ilçeleri olan Palu’ya, Sivrice’ye, Keban’a, Baskil’e, Karakoçan’a, Arıcak’a, Ağın’a, Kovancılar’a, Alacakaya’ya ve Maden’e uzanmakta... Elazığ ili coğrafi olarak her ne kadar Doğu Anadolu Bölgesinde olsa da, Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bu aziz şehir, Türkiye’nin gönül coğrafyasında kıymetli bir yere sahiptir. Elazığ tipik bir Anadolu şehridir. Bu nedenle kültürel açıdan da tam bir Anadoluludur. Evlenme, düğün, cenaze, askere gitme, doğum ve bayram gibi günlerdeki gelenek, görenek ve adetleri Anadolu'nun geleneksel kültürüyle tamamen aynıdır. Giyim kuşamında, halk oyunlarında, musikisinde yöresel yemeklerinde ve yöresel konuşma ağzında ise binlerce yıldır onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış olmanın birikimi ve farklı etnik kimliklerle bir arada yaşamanın getirdiği etkileşimin doğal sonucu olarak kendine has, renkli ve hoş motifleri de barındırmakta. Bulunduğu konum itibariyle adeta Doğu Anadolu’nun giriş kapısı sayılan Elazığ, her geçen gün artan nüfusu ile büyümekte ve restore edilen tarihi eserleriyle, doğal güzellikleriyle modern ve kolay ulaşım ağı, yıldızlı otelleri, zengin mutfağı ve değerli yer altı madenleriyle adından sıkça söz ettirtmekte ve yerli ve yabancı ziyaretçilerin çokça ilgisini çekmektedir.
Günümüzden 4.000 yıl öncesinde Hitit yazılı kaynaklarında adı İşuva olarak geçen kadim bir yerleşim bölgesi Elazığ ilinin yüzölçümü 9.378 km2 olup merkez ilçesiyle birlikte 11 ilçe ve 547 köyden oluşmaktadır. 2017 yılı verilerine göre merkez ilçe nüfusu 437.951 kişi, toplam nüfusu ise 583.671 kişiden oluşmaktadır. Rakımı ortalama 1067 metredir. Karasal iklim hüküm sürmektedir. Kuzey, batı ve güneybatı olmak üzere üç tarafı Keban ve Karakaya baraj gölleriyle çevrili olup, ayrıca güneydoğusunda doğa harikası bir göl olan Hazar Gölü bulunmaktadır. En yüksek dağı, 2347 m yükseklikteki Hazarbaba Dağı’dır. Tarım ve hayvancılığında yaygın olarak yapıldığı, bakır, krom ve mermer gibi zengin yeraltı rezervlerini barındıran mümbit topraklara sahiptir. Günümüz modern Elazığ şehrinin atası, şehir merkezinin 6 km kuzeyinde yer alan Harput antik yerleşkesidir. Burada Urartu döneminde inşa edilen (MÖ 8. yüzyıl) tarihi Harput Kalesi diğer adıyla süt kalesi, Artukoğulları dönemine ait eğri minaresiyle ünlü Ulu Cami, kadim Meryem Ana Kilisesi, onlarca evliyanın türbesi ve görülmeye değer diğer tarihi yapılar bulunmaktadır. Şehirleşme anlayışının 19. yüzyılın başlarında değişmesi ve zamanla ortaya çıkan farklı ihtiyaçlar nedeniyle 1834 yılından itibaren şehir merkezi Harput'tan günümüzdeki yerine taşınmış ve o dönemki adıyla Mamuretul Aziz şehri doğmuştur. Mamuretul Aziz Osmanlı Padişahı Sultan Abdulaziz'e atfen Aziz'in mamur ettiği yani imar edip güzelleştirdiği şehir manasına kullanılmıştır. 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün ili ziyaretlerinde şehrin adını azığı bol anlamında El-azık olarak değiştirmiş daha sonra ise TBMM kararıyla Elazığ olarak kullanıla gelmiştir.
Elazığ ilinde en çok ziyaretçi çeken Harput’tan sonra bir doğa harikası olan ve Doğu Anadolu’nun Akdenizi olarak isimlendirilen Hazar Gölü ve içinde sakladığı Batık Kent yazın ziyaretçi akınına uğramaktadır. Ayrıca kış aylarında Hazarbaba dağında bulunan kayak merkezi, göl manzarasıyla kayak severlerin ilgi odağı olmuş durumda. Ayrıca vişne rengi mermeri, Keban Barajı, öküzgözü üzümü, orciği, çedene kahvesi, ağın leblebisi, bademi ve badem şekeri, şavak tulum peyniri, sekiz köşe şapkası, çayda çıra oyunu, kürsübaşı geceleri, Harput köfte ve içli köfte yemeği gibi Türkiye ve dünyada tanınmış birçok markasıyla son yıllarda yerli ve yabancı turistler için bir çekim merkezi haline gelmiştir.
UNESCO’YA DÜNYA KÜLTÜR LİSTESİNE ALINMASI BEKLENEN BATIK KENT
Elazığ’ın, adeta bir açık hava müzesi olan tarihi Harput yerleşkesinden sonra yaz aylarında en çok ziyaretçi çeken ve Doğu Anadolu’nun Akdeniz’i olarak adlandırılan Elazığ Hazar Gölü, eşsiz manzarasının yanı sıra mavi sularında gizlediği “Batık Kent” ile de yerli yabancı ziyaretçilerinin meraklarını cezp etmekte ve ilgi uyandırmakta…
85 km2 bir alana yayılan Hazar Gölü’nün güneyinde saklı bu yer, tarihi kalıntılarının çoğu suların altında kalmasına rağmen bir buzdağı gibi su yüzeyinde kalan çok az bir kısmı ile gelen ziyaretçilerini selamlamakta. Birbirinden ilginç efsanelere de konu olan Batık Kent, günümüzde hala gizemini korumakta.
1. Derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak 1991 yılında tescillenerek koruma altına alınan bu saklı kent hakkında yapılan araştırmalarda, suyun altında kalmış 2,5 km2 alana yayılan eski bir yerleşim bölgesi olduğu tespit edilmiştir. Çeşitli seyyah notları, tahrir defterleri, şeriye sicilleri ve salnamelerde yer alan bilgilere göre; adanın en yüksek yerinde 11. yy. dan önce inşa edilmiş olan ve müstahkem bir kale ya da şato özelliği de taşımış bulunan bir kilise bulunmaktaydı. Surp Nişan olarak adlandırılan kilise Gregoryan hristiyanların için Papalığa eşdeğer konumda olan Katolikosluk merkezi olmuş daha sonra burada yaşayan en son Katolikos 3. Krikor Pahlavuni tarafından Halfeti'deki Rumkale'ye Katolikosluk taşınmış. Buradaki kilise ise harabe haline gelene kadar kayıklarla ulaşılarak yine ziyaret edilmeye devam edilmiş. Bu kilise, çeşitli efsane ve rivayetlere istinaden bazı kutsal eşyalar barındırdığı inancından dolayı önemini sular altında kalana kadar korumuştur.
“Polanyalı Simeon (1608–1619) gölün içinde Surp Nişan adını taşıyan bir kilise ile bir köyün olduğunu, sandalla adadaki köye gittiğini ve akşam ayinine katıldığını, burada saklı bulunan ve kutsal sayılan haçı ricası üzerine kendisine gösterdiklerini kaydeder.
17. yüzyılda Evliya Çelebi eski devirlerde Hıristiyan milletinin taptığı altın çullu bir merkebin (Hz. İsa’nın veya havarilerden birinin merkebi olduğuna inanılan) mumyalanarak bu manastırın içinde yerin altına saklanmış olduğunu belirtmektedir.
Araştırmacı İshak Sunguroğlu’da burada Hz. İsa'nın içinde yıkandığı taştan yapılmış kutsal bir leğenin bulunduğunu kaydeder. “
Adanın en yüksek yerine yapılmış olan kilise, adayı suların kaplamasından sonra da bir müddet göl ortasında kalmış ve sonradan harabe hale gelerek yıkılmıştır. Yine birçok kayıtta bu kutsal kilisenin üzerinde bulunduğu adada Gölcük köyünün bulunduğunu, 19.yy. başlarında 50-60 haneli olduğu ve dokumacılık, boyacılık, terzilik gibi işlerle uğraştıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca yine ada üzerinde tarla ve bahçelerinin bulunduğu ve suların yükselmesinden sonra kıyıya taşındıkları ve bu Gölcük Köyü’nün 1900'lü yılların başına kadar varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.
“Hazar Gölü hakkında, 218 numaralı Harput Şeriyye sicilinde yer alan 11 Şevval 1250 (31 Ocak 1834) tarihli Gölcük Köyü sakinlerince yazılmış olan bir dilekçede; köylerinin sularla çevrili olduğu, ziraat yapacak alanlarının kalmadığı, köy sakinlerinin bir kısmının 1795 den beri Hoh Köyüne göç ettikleri kaydedilmektedir. Bu belgeye göre Hazar Gölünde suların 1795’lerde yükselmeye başladığı, 1830’larda çevre sakinlerinin rahatsız edecek boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır. “
Ayrıca 11 yy. dan itibaren Hazar Gölü üzerinde yer alan Batık Kent’in 19. yy baslarına kadar varlığını sürdürdüğünü 1518, 1523 ve 1526 tarihli tahrir defterleri, 1608-1619 yılları arasında seyahat etmiş olan Polonyalı Simeon, 1640-1680 yılları arasında seyahatnamesini hazırlamış olan Evliya Çelebi, 1737 de bölgeye seyahat etmiş olan Otter, 1804 de coğrafya isimli bir eser yazmış olan İnciciyan ve Ekim 1907 de bölgede seyahat etmiş olan Dupre bölgenin geçmişi ile ilgili notlarında bilgiler vermektedirler. 19. yy da su seviyesinin yükseldiğini ve bu tarihe kadar bu alanın yerleşime açık olduğunu bahsettiğimiz kaynaklardan öğreniyoruz.
Hazar Gölü ile ilgili değişik tarihlerde farklı ekip-gruplar tarafından araştırma çalışmaları amacıyla dalışlar yapılmış ve projeler hazırlanmıştır. Bu dalışlar günümüzde de hala yapılmaya devam edilmektedir.
KATKILARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ
Ahmet Demirdağ
Elazığ İl Kültür Turizm Müdürü
Ahmet Postallı
Türk Hava Yolları
Elazığ Satış Müdürü
Yazı Ve Fotoğraf
Elazığ il Kültür Müdürlüğü