
Dünyada
ve ülkemizde kadınlara karşı artan şiddete dikkat çekmek, farkındalık
oluşturmak için Afyon’dan Nepal’e uzanan bir rotada iki teker üzerinde yola
çıkan Şule Özürün Bendler, motosikletiyle 75 günde 10.000 km yaparak bu rotayı
tek başına tamamlayan ilk Türk kadını oldu.
Dünyanın
bütün dillerinde “yılmazlık ve mukavemet“ kavramlarının karşılık geldiği bütün
anlamları karşılamayı başaran Şule; gittiği ülkelerde, geçtiği yollarda “kadına
karşı artan şiddete” dikkat çekmeye toplumsal bilinç oluşturmaya çalıştı.
Kırk
yaşına kadar hayalini kurduğu motor tutkusunu artık özgür bırakma zamanı
geldiğine karar vermiş olmalı ki kendisi her sunumunda “Gençler, hayallerinizi
gerçekleştirmekte benim kadar geç kalmayın!” diye tavsiyede bulunmayı ihmal
etmiyor. Bir motorcu yazısında “Dört teker bedeni, iki teker ruhu taşır!”
yazıyordu; kime ait bilmiyorum, lakin bu tutkuyu özetleyen güzel bir ifade
sanıyorum.
-Ben
hep kadınların erkeklerden çok daha cesur olduklarını düşünürüm. Galiba sen
buna güzel bir örneksin Şule! Biraz kendinden bahseder misin?
-
Merhaba! 1970 Afyon doğumluyum. Tüm eğitimimi Afyon’da tamamladım. Evliyim,
üniversitede okuyan bir kızım var. 25 yıldır çalışma hayatındayım. Hayatım
boyunca hep farklı, farkındalık yaratacak konularda kendimi geliştirmeye
çalıştım. 35 yaşımdan sonrada motosiklete merak sardım. Eğitimlerle başlayıp,
sürekli biraz daha uzağa gitme hevesiyle yanıp tutuştum.
-Bu
sıra dışı yolculuğa nasıl karar verdin, amacın neydi?
-Türkiye
içinde çok yere gitmeme rağmen her uzun yol motor sürücüsünün hayalindeki
rotalardan biri olan Nepal rotasını gerçekleştirmeyi kafaya koydum. Aslında
uzun yol rotaları içinde en meşakkatli rotalardan biridir Nepal rotası. Bu
rotayı yapan bir Türk kadının olmaması da beni ayrıca heyecanlandırmıştı. Bu
yüzden de “Bir anlamı olmalı!” diyerek bir proje yazdım. Son zamanlarda dünyada
ve ülkemizde kadına olan şiddete ve kadın farkındalığına dikkat çekmek üzere
Anadolu’dan bir kadın yola çıkacaktı. Bu projemi anlattığım herkesten başta
Afyon Belediyesi ve Ticaret Odası olmak üzere pek çok destek aldım. Bir sene
boyunca motorumu uzun yola hazırlayarak tam anlamıyla kendimi bir kampa aldım.
-İlk
kez bir Türk kadını olarak tamamladığın rota da kaç ülke geçtin nelerle
karşılaştın?
-19
Mayıs’ta Afyon’dan çıktığım yolculuğum Türkiye içinde Doğubayazıt kapısına
kadar yaklaşık 1800 km sürerek, İran-Pakistan-Hindistan ve Nepal olmak üzere 4
ülkeden geçerek toplamda 75 gün ve 10 bin km sürdü. Yol boyu birçok güzel insan
tanıdım. Çok güzel dostluklar edindim. Bu yolculuk bana; insanın, hırslarından
arınarak hayatını sadeleştirmesi gerektiğini öğretti. Ayrıca herkese
hayallerinin peşinden gitmelerini tavsiye ediyorum.
-Ziyaret
ettiğin en ilginç yer neresiydi, seni en çok etkileyen yani?
-Anlatılanların
aksine bambaşka bir İran ile karşılaştım. Açıkçası, “İyi ki İran, girdiğim ilk
ülkeymiş!” diyorum. Hem gezgin kadınlardan hem de motorcu arkadaşlarımdan hep
duyardım, İran için hep “Çok güvenli…” derler. Hakikaten çok güzel insanlarla
tanıştım yolda, onların evinde kaldım ve hiç tereddüt etmedim bunu yaparken.
İran'da sadece Tebriz ve Zencan'da otelde kaldım. Bize öğretilen, yazılan,
aklımızda kalan İran değilmiş o aslında.
-Karşılaştığın
zorlukları nasıl aştın?
-Karşılaştığım
en büyük zorluklar Pakistan’da oldu. Sınırdan girdiğimiz andan itibaren
Pakistan devleti, Afgan sınırına çok yakın olan bu bölgeden geçerken sürekli
polis koruması veriyordu. Öyle olunca biraz gergin yola başlamıştık. Hava
sıcaklığının 55 dereceye çıktığı ve yol şartlarının da çöl ortamı gibi daha
önce hiç tecrübe etmediğim bir yol olunca oldukça zorlandım. Sürekli polis
değişimi ve evrak kontrolleri yüzünden ortalama 300 km’lik yolu 12-13 saattte
almamıza sebep oluyordu ki bu, ciddi anlamda yoruyordu.
Pakistan’da
Abotabad’da akşam olmuştu. Kalmak için düzgün bir hotel aramak için yeterince
zamanım olmadığından ilk bulduğum yeri fazla incelemeden seçip yerleştim. Oda 4
metrekare falan ve gayet pis. Gece oldu, ülkenin en büyük sorunu elektrik zaten
ve gecenin bir yarısı elektrikler kesildi. Yalnız olmak beni ilk defa o kadar
etkiledi. Bütün gece patlamalar, silah sesleri insan çığlıkları duydum, meğer
burası Ladin’in gelip gittiği bir köymüş ve zaman zaman bu tip şeyler eğlence
maksatlı yapılırmış.Çok korkmuştum, sabah erkenden doğruca Lahor’a gittim. Ama
bunun dışında bir kadın olmam her yerde çok dikkat çekse de herhangi bir kötü
davranışa rastlamadım.
En
büyük sorun, çok tükettiğimden dolayı su oldu. Yemeklerde çok farklı kültürler olduğu
için zorlandım. İran mutfağını çok sevdim, hatta doyamadım, sonrasındaki yemek
kültürüyle barışabildiğimi söyleyemem. Öyle insanlar gördüm ki!.. Hayatlarını
kazanmak üzere 2 dolara gündelik çalışan, evine ekmek götürmek için moloz
taşıyan kadınları görünce “Asıl zorlukları onlar yaşıyor, biz değil!” diye
düşünmeden edemedim.
Birde
Hindistan gizemler ülkesi…Orada da Tac Mahal'den Agra merkezine kadar olan
kısacık mesafeyi trafikten dolayı ancak 3 saatte alabildim.
Gittiğim
ülkelerdeki elçiliklerimize bayrağımızı teslim ettim. Her yerde çok güzel
ağırlandım, elçiliklerimiz tarafından çok güzel misafir edildim. Onlara bayrak
verdim, onlardan bayrak aldım. Yolda çok fazla Türk ile karşılaştım, hatta bir
Afyonlu ile bile…
-Şimdi
neler hissediyorsun?
-Şuan
düşündüğüm zaman sanki harika bir film seyretmişim gibi geliyor. Hazırlık
dönemi ve yolda olmak harika bir duyguydu. Her gün yol yapmama rağmen hiçbir
gün sabah sürünerek kalkmamıştım. Bilinmeze doğru yol almak, “Acaba bugün ne
göreceğim?” merakıyla sürmek müthiş bir duygu. Eve dönünce epey zaman kendimi
zor adapte ettim hayata. Çünkü öylesine tüketim toplumu olmuşuz ki!.. Hâlbuki
hepimiz bir lokma yemek ve yatacak yer için çabalamamız gerekirken çok fazla
lüks için kendimizi yoruyor sevdiklerimizin kalbini kırıyoruz. Şunu da eklemek
istiyorum: Hayatta hiçbir şeyi ertelememek lazım, ben 46 yaşımdayım, evliyim
bir de çocuğum var. Anadolu’da küçük bir şehirde yaşıyorum. Ben yaptıysam bunu,
herkes yapabilir.
-
Ülkemizde kadına karşı şiddet, kadın cinayetleri başta olmak üzere çocuk
gelinlerden tutunda cinsel istismara kadar birçok konu gündemden düşmüyor,
maalesef! Bu konularda tekrar böyle motosikletinlebir farkındalık sürüşü
yapmayı düşünür müsün?
-Tekrar böyle zorlu bir yol istiyorum tabi ki. Çünkü aynı zamanda
kendimle ve karşılaştığım zorluklarla mücadeleyi öğrendim. Sabrın bir başka
yolunu gördüm. Ve gerçekten bir şeyi çok gönülden istersen Allah sana
kesinlikle yardım ediyor, insanlar inanılmaz derecede sana yardım ediyormuş onu
gördüm. Her ülkede, her şehirde yeni insanlarla tanıştım, yeni şeyler öğrendim.
Onlara misyonumu anlattım. Yeni kültürler gördüm. Ufkum daha bir gelişti diye
düşünüyorum. Bu yolculuk sürecinde hayata bakış açım değişti; kanaat etmek
yetinmek sahip olduklarımın kıymetini bilmek gibi her şeyi bütün kavramlarımı
yaşamımın bütün anlamlarını yeniden gözden geçirmek ve kendimi yeniden inşa
etmek fırsatı buldum. Bir de ifade etmek istediğim bir şey var; Gittiğim her
yere yanımda sadece ay yıldızlı bayrağımızı taşıdım. Her yerde gururla
dalgalandırdım.
Yazı Ve Fotoğraf
Salih DOĞAN